ZORUNLU GÖÇÜN AİLE ÜZERİNDEKİ GİZLİ YIKIM ETKİSİ..

ZORUNLU GÖÇÜN AİLE ÜZERİNDEKİ GİZLİ YIKIM ETKİSİ..

ABONE OL
2 Aralık 2025 11:01
ZORUNLU GÖÇÜN AİLE ÜZERİNDEKİ GİZLİ YIKIM ETKİSİ..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

6 Şubat 2023 depremi, Antakya’nın sadece binalarını değil; hayatların bütün düzenini yerle bir etti. Hayatta kalanlar, bir sabah evsiz, eşyasız, komşusuz ve geçmişsiz uyanıverdi. Şehrin taşından toprağından değil, hafızasından da koparıldık. Ama en büyük kayıp, belki de aile içinde yaşandı.

Zorunlu göç, insanları sadece mekândan değil, kimlikten de uzaklaştırdı. Antakya’dan başka illere dağılan binlerce aile, gittikleri yerlerde bir yandan hayatta kalma mücadelesi verirken, bir yandan da yeni bir topluma tutunmaya çalıştı. Ama ne yazık ki bu uyum süreci, çoğu zaman zor, sancılı ve yıkıcı oldu.

Birçok aile, tanımadığı bir şehirde barınma, geçim, iş bulma ve çocuk okutma telaşına düştü. Bu yüklerin altında ezilen eşler arasında gerilimler ve kopmalar yaşandı. Maddi sıkıntıların artması, sosyal destek mekanizmalarının eksikliği, çevresizliğin verdiği yalnızlık… Hepsi boşanma oranlarını artıran etkenlere dönüştü.

Çocuklar ise bu göçten en çok etkilenenlerdi.  

Yeni bir okul, farklı bir kültür, değişik bir lehçe, dışlayıcı bakışlar… Antakya’nın mahalle sıcaklığından kopmuş bir çocuk, büyükşehirde soğuk duvarlar arasında kayboldu.  

Uyum sorunları, ders başarısında düşüş, içe kapanma ya da tam tersine öfke patlamaları… Tüm bunlar sessiz bir travmanın işaretleri oldu.

İşsizlik de göçün en sert yüzlerinden biri.  

Deprem öncesi bir düzeni olan pek çok baba, anne şimdi “ne iş olsa yaparım” diyerek umut arıyor.  

Ama gidilen şehirlerde herkes “yerli” ve sen “yabancısın.”  

Ve bazen bu fark, sadece aksanda ya da memleket sorusunda değil, fırsat eşitsizliğinde hissediliyor.

Gençler içinse durum daha çetin.  

Yeni şehirlerdeki sosyo-kültürel yapı, değerlerini korumakta zorlanan Antakyalı gençleri ya içine alıyor ya da dışlıyor.  

Kimisi “ayak uydurayım” derken kimliğini kaybediyor, kimisi de “tutunamıyor” ve içe kapanıyor.

Peki ne yapılmalı?

– Göç alan şehirlerde psikososyal destek merkezleri kurulmalı.  

– Aileler için rehberlik hizmetleri, çocuklar için uyum çalışmaları sağlanmalı.  

– İşsiz kalanlara öncelikli istihdam programları uygulanmalı.  

– Yerel halk ile depremzede aileler arasında sosyal uyum projeleri yapılmalı.  

– En önemlisi, uzun vadede şehrine dönecek insanlara umut verilmeli, Antakya’nın yeniden inşası sadece binalarla değil, insan ilişkileriyle başlatılmalı. Çünkü biz sadece evlerimizi değil, birlikte yaşama kültürümüzü de kaybettik.  

Ve bunu geri kazanmak, sadece TOKİ ile değil; toplumsal bilinçle mümkündür.

En az 10 karakter gerekli