“ERGENLERİN ASİ TAVIRLARI: ASİLİK Mİ, KİMLİK ARAYIŞI MI?”
Ergenlik dönemi, birçoğumuzun hafızasında karışık duygularla yer eder. Ne tam çocuk, ne tam yetişkin olabildiğimiz; anlaşılmadığımızı hissettiğimiz bir zaman dilimidir. Bugün ebeveynler de benzer bir yerden sesleniyor: “Çocuğum birden değişti, artık söz dinlemiyor.”
Oysa bu dönemdeki “asi tavırlar”, çoğu zaman bir başkaldırı değil, bir arayıştır: “Ben kimim?” sorusuna cevap arayışıdır.
Ergenlik, bireyin kimliğini oluşturduğu kritik bir dönemdir.
Psikolog Erik Erikson’a göre bu evrenin temel gelişim görevi “kimliğe karşı rol karmaşasıdır”.
Yani genç, “Ben kimim, neye inanıyorum, nasıl biri olmak istiyorum?” sorularına yanıt arar.
Bu yanıt arayışı çoğu zaman, ebeveynle çatışmalar, sınır denemeleri ve duygusal iniş çıkışlarla kendini gösterir. Çünkü genç, artık ebeveyninin gölgesinde kalmak değil, kendi sesini bulmak ister.
Burada ebeveynin tutumu belirleyici olur.
Sınır koymak önemlidir; ama bu sınır, baskı değil rehberlik taşımalıdır.
“Ben senin yanındayım ama senin yerini senin adına seçmem” diyebilmek, sağlıklı bir ebeveynlik yaklaşımıdır.
Çünkü ergenin kimlik inşası, kendi kararlarını deneyimleme fırsatıyla güçlenir.
Ergenin asi davranışları, bir tehdit değil, bir gelişim sinyalidir.
Bu davranışlar; özerklik, kimlik ve aidiyet duygusunun temellerini oluşturur.
Ebeveynlerin görevi, bu süreci sabırla ve anlayışla desteklemektir.
Her genç, sınırlarını zorlayarak büyür.
Ve bazen “karşı gelen” bir genç, aslında sadece “kendi yolunu çizmeye” çalışıyordur.
Unutmayalım ki asilik geçer, ama o dönemde hissedilen anlaşılmama duygusu iz bırakır.