KONTROL İLLÜZYONU: İRADENİN EN PAHALI YANILGISI

Belirsizliğin Korkusu ve Eylemsizliğe Sığınmak

Önceki yazılarda Vicdani Dürüstlüğe değinmiş, kendi hatalarımızla ve manevi kaçışlarımızla yüzleşmenin Özgür İradeyi inşa etmenin ilk ve en zor adımı olduğunu belirtmiştik.

Peki, kendimize karşı dürüst olmayı başardığımızda bizi karşılayan ilk duygu nedir? Korku.

Çünkü dürüstlük, bize acı gerçeği gösterir: Hayatın temel sonuçları üzerinde neredeyse hiçbir kontrolümüz yoktur.

Modern birey ise bu korkuyu gidermek için hayali bir sığınak kurar: Kontrol İllüzyonu. Her şeyi önceden hesaplamak, en kötü senaryoları düşünmek, her detayı mükemmelleştirmek… Sanki yeterince çabalarsak kaderi zorlayabiliriz.

Oysa bu çaba, iradenin en büyük, en pahalı ve en tüketici yanılgısıdır.

Kaygının Mekanizması: Neden Kontrol Etmeye Çalışırız?

Kontrol etme çabamızın arkasında, sadece başarı arzusu değil, çok daha derin bir korku yatar: Kaosu ve savunmasızlığı kabul etme korkusu.

Özgül İrade, doğası gereği güvende olmak ister. Belirsizlik ise güvenliğin tam tersidir.

Bu nedenle irademiz, bilinmeyene karşı sürekli bir savunma mekanizması geliştirir. Sürekli düşünerek, planlayarak ve kaygılanarak aslında kötü bir şeye hazırlıklı olduğumuz yanılsamasını yaratırız.

Ama bu hazırlık, bizi özgürleştirmek yerine felç eder.

Tutsak İrade: Enerjinin tamamını sonucu değiştirmeyecek ayrıntıları kontrol etmeye harcar.

Özgür İrade: Enerjinin tamamını kendi eyleminin kalitesini artırmaya harcar.

Kontrol çabası, hareketi felç eden bir kaygıya, bir nevi analiz felcine yol açar. Kişi, mükemmel sonucu garanti edemediği için en iyi eylemi bile gerçekleştiremez.

İllüzyonun Yüksek Maliyeti

Kontrol İllüzyonu, bize sadece zaman ve enerji kaybettirmekle kalmaz; varoluşsal bir esnekliğe de mâl olur.

İrade, kontrol edemediği bir durumla karşılaştığında (ki bu her zaman olur) katılaşır ve kırılır. Çünkü illüzyona yatırım yapmıştır.

Hayatın kaotik akışına karşı gösterdiğimiz direnç, bizi hem katı hem de kırılgan yapar. Bu durumda Özgül İrade sürekli bir hayal kırıklığı ve öfke sarmalına girer: "Neden benim planladığım gibi olmadı?”

Gerçek ise şudur: Bizim irademiz sadece niyeti ve çabayı kontrol edebilir. Tohumu toprağa atmayı kontrol edebiliriz; ama yağmurun ne zaman yağacağını ya da toprağın ne kadar ürün vereceğini asla.

Son Söz: Çabaya mı, Sonuca mı?

Özgür İrade, sonucu kabul etmeyi, fakat bu kabul edişten eylemsizlik üretmemeyi, ders çıkarmayı öğrenmektir.

Özgürleşme; tüm gücümüzü, en yüksek vicdani dürüstlüğümüzle o anki görevi yerine getirmeye adamak ve gerisini evrenin akışına bırakma cesaretinde yatar.

Peki siz, hayatınızda Kontrol İllüzyonuna esir oldunuz mu? Bu yorucu maliyeti neyle ödediniz? Enerjinizi, asla kontrol edemeyeceğiniz sonuçlara mı, yoksa dürüstçe ortaya koyabileceğiniz çabaya mı harcadınız?

Duygu ve düşüncelerinizi fikriniyaz@gmail.com adresi üzerinden bana iletebilirsiniz.

Birlikte düşünmek dileğiyle…