KUSURSUZLUĞUN AĞIR YÜKÜ

O İlk Adımı Atmamızın Önündeki Engel: Mükemmel Olmama Korkusu

Bazı anlar vardır… Tam da o önemli işi bitirecekken, parmaklarımız geri çekilir.

Bir cümle eksik kalır, bir hareket ertelenir. İçimizde tanıdık bir ses fısıldar:

 “Henüz hazır değilsin. Daha iyi olmalı. Mükemmel olmalı.”

Peki bu ses nereden gelir?

Bir keresinde genç bir meslektaşım, yazmak istediği bir makaleyi defalarca taslak olarak hazırlamış ama bir türlü yayımlayamamıştı.

Sebebini sorduğumda şöyle dedi:

“Ya istediğim gibi olmazsa, ya eksik kalırsa…”

Bu söz, aslında hepimizin içinde yankılanan bir gerçeğe işaret ediyordu.

Mükemmeliyetçilik: Arzu Değil, Korku

Mükemmeliyetçilik çoğu zaman mükemmel olma isteği olarak tanımlanır.

Oysa özünde bu, kusurlu görünme korkusudur.

Zihnimiz sürekli yeni bahaneler üretir:

“Şu eksik, şu zaman doğru değil, biraz daha bekle…”

Yapılacak işin kendisinden çok, onun sonucunda karşılaşacağımız yargılar belirler adımlarımızı.

Bazen hiç başlamayız. Bazen başlayıp bitiremeyiz.

Ve çoğu zaman, en parlak fikirler kusursuzluk korkusunun sessiz zindanlarında kalır.

Mermerin İçindeki Heykel

Bir heykeltıraş, elindeki mermer bloğa ilk darbeyi vurmazsa, eser ortaya çıkmaz.

Ama mükemmeliyetçi zihin, eserin daha ilk darbe öncesinde kusursuz olmasını ister.

İşte tam da bu yüzden, birçok başlangıç doğmadan tükenir.

Aslında kusursuzluk arayışı, eylemin önündeki en görünmez ama en güçlü engellerden biridir.

İçeride, kimselerin duymadığı bir pazarlık başlar:

Başlamak mı, beklemek mi?

Kusurlu olmak mı, hiç olmamak mı?

Kusurluluğun Sessiz Daveti

İlginçtir… Gerçek yaratıcılık, kusurlu adımların üzerine kuruludur.

Hiçbir ilk adım kusursuz değildir.

Ama her gerçek yolculuk, tam da o kusurlu adımla başlar.

Belki mesele “mükemmel yapmak” değil, “korkunun içinden geçmek”tir.

Belki de o iç sesin söylediği her şey, sadece bir geciktirme taktiğidir.

Son Söz

Kusursuzluk korkusu, çoğu zaman farkında bile olmadan bizi görünmez zincirlerle sarar.

O zincirleri fark etmek, belki de ilk özgürleşme adımıdır.

Peki sen, hangi kusurlu adımı erteledin?

Hangi fikir, hangi cesaret, hangi başlangıç hâlâ o görünmez terazinin kefesinde bekliyor?

Duygu ve düşüncelerinizi fikriniyaz@gmail.com adresine yazabilirsiniz.

Birlikte düşünmek dileğiyle…