VİCDANİ DÜRÜSTLÜK: ÖZGÜR İRADEYİ İNŞA ETMEK

Aydınlanmış Mahzenden Özgür Benliğe Uzanan Yolculuğun Son Bölümü

İki yazılık serimizin önceki bölümlerinde, egonun son sığınağı olan “Aydınlanmış Mahzenin” nasıl inşa edildiğini ve sonunda nasıl yıkıldığını anlatmıştık. Manevi söylemlerin parlak cümleleriyle ertelenen duygusal borçlar, sonunda “Yıkılan Mahzenin Yankısı” olarak geri dönmüş; iradenin yüzleşmekten kaçtığı her şey, çöküş anında görünür hâle gelmişti.

Şimdi o enkazın ortasındayız. Artık filtre yok, retorik yok. Sadece çıplak gerçeklik var: Yetersizliklerimizle, kusurlarımızla ve kaçtığımız acılarımızla.

Peki, Özgül İrademizi tutsak eden bu yıkımdan sonra; bizi Özgür İradeye götürecek yeni bir yapıyı nasıl kuracağız?

Yeni Yapının Temeli: Vicdani Dürüstlük

Mahzen yok olunca çoğu insanın yaptığı ilk şey, hemen yeni ve daha güçlü bir mahzen inşa etmeye kalkışmaktır. Oysa bu, egonun son tuzağıdır. Yeni yapının temeli, kusursuzluk değil; vicdani dürüstlük olmalıdır.

Gerçek maneviyat, mükemmellik değil, tamamlanmışlık arayışıdır. Tamamlanmışlık ise ancak şunları yapabildiğimizde mümkündür:

Acıyı Kabul Etmek:

“Bu acı gerçek,” diyebilmek.

Onu düşük titreşim, negatif enerji gibi kavramlarla bastırmaya çalışmadan; onun insana ait doğal bir deneyim olduğunu kabul etmek.

Sorumluluğu Kucaklamak:

“Bu durumda bana düşen nedir?” diye sorabilmek.

Suçu evrene, ruhsal yasalara ya da başkasına atmayı bırakıp kendi payımıza düşeni üstlenmek.

Özgül İradeden Özgür İradeye Geçiş

Manevi narsisizm bize bir illüzyon sunmuştu: "Gerçekleşmek kolaydır, zahmetsizdir, sadece iyi hissetmektir."

Oysa Özgür İrade, acıdan kaçmayı değil, acıya rağmen eylemde kalmayı öğretir.

İşte tutsak iradenin konforu ile özgür iradenin cesareti arasındaki temel farklar:

•⁠  ⁠Tutsak İrade duygulardan kaçar, onları manevi sözlerle bastırır; Özgür İrade ise acıyı görür ve onunla dürüstçe temas eder.

•⁠  ⁠Tutsak İrade kendini yüceltmek için başkalarını etiketler; Özgür İrade kendini eleştirebilir, başkasını anlamaya alan açar.

•⁠  ⁠Tutsak İrade "Akışa bırakıyorum" diyerek çabadan geri durur; Özgür İrade çaba gösterir, konfor alanından bilinçli olarak çıkar.

•⁠  ⁠Tutsak İrade zorlukları tehdit olarak görür; Özgür İrade zorlukları gelişimin doğal bir parçası olarak kabul eder.

•⁠  ⁠Tutsak İrade kendi gölgesini inkâr eder; Özgür İrade hem ışığını hem gölgesini birlikte taşır.

Özgürleşme süreci tek bir aydınlanma anı değildir; Çalışmak, yüzleşmek, düşmek ve yeniden kalkmak döngüsüdür.

Son Söz: Boşluğun Korkusu, Özgürlüğün Kapısıdır

Egonun sahte sığınakları yıkıldı. Geriye, korkutucu bir boşluk kaldı.

Fakat bu boşluk, hayatımızdaki en değerli alan olabilir. Çünkü ilk kez, kendimizi yeniden ve dürüstçe kurabileceğimiz gerçek bir zemin sunuyor.

Özgül İradeden Özgür İradeye uzanan bu yolculuk bitmedi. Sadece daha olgun, daha sade ve daha cesur bir aşamaya geçti.

Peki siz, Manevi Narsisizmin Gölgesi serisinin ardından ortaya çıkan bu çıplak gerçekliğin ağır ve onurlu sorumluluğunu taşımaya hazır mısınız?

Düşüncelerinizi fikriniyaz@gmail.com adresine iletebilirsiniz.

Birlikte düşünmek dileğiyle…