“Beni bir tek o dinliyor ve bir tek o anlıyor…”
Bu cümleyi, çocuk büro amirliğinde ifadesine katıldığım 13 yaşındaki bir kız çocuğunun ağzından duydum. O an hissettiğim şaşkınlık ve üzüntüyü tarif etmem mümkün değil.
Tipik bir modern aileydi: Anne, baba ve tek çocukları. Aynı evin içinde, adeta birbirine yabancılaşmış üç ayrı dünya yaşıyordu. Anne ve baba, kariyer kaygıları ve kendi bireysel gündemleri arasında sıkışmış; çocuklarının duygularını, hayallerini, hatta gündelik hayatını bile gözden kaçırmışlardı. İletişim, sadece temel ihtiyaçları karşılayan bir “bakıcılık görevi”ne dönüşmüştü.
Çocuk, evde bulamadığı ilgiyi ve anlaşılma duygusunu dijital bir oyunda aradı. Orada tanıştığı kişi, 31 yaşında, uyuşturucu bağımlısı ve sabıkalı bir erkekti. Kimliğini gizleyerek güven kazandı; sonra gerçeği açıkladığında bile çocuk bağını koparamadı. Çünkü onun gözünde, “onu dinleyen ve anlayan tek kişi” oydu. Bir gün, evden kaçıp bu kişiyle yaşamaya karar verdi. Neyse ki yolda fark edildi, kurtarıldı. Ailesi, kızlarının evden kaçtığını ve kayıp olduğunu polis arayınca öğrendi.
Bu hikâyenin en çarpıcı yanı şuydu: Çocuğun tehlikeyi görmesine rağmen, anlaşılma ihtiyacının manipüle edilmesine direnememesi. Çünkü anlaşılmak, insanın en temel arzularından biridir.
SAHTE ANLAŞILMA, GERÇEK YALNIZLIK
Modern çağda en büyük boşluklarımızdan biri, birbirimizi gerçekten dinlememek. Çocukların da, yetişkinlerin de aradığı şey aynı: “Beni gör, beni duy, beni anla.” Bu ihtiyaç evde, okulda ya da yakın çevrede karşılanmadığında, dijital dünya devreye giriyor.
Orada birileri hazır: seni dinleyen, sana değer verdiğini söyleyen, senin yalnızlığına sahte bir teselli sunan kişiler… Fakat bu “hızlı anlaşılma” duygusu aslında daha büyük bir yalnızlığın, bağımlılığın ve kimi zaman istismarın kapısını aralıyor.
ASIL SORU
Peki biz, kendi çevremizdeki insanların çığlığını duyuyor muyuz? Çocuklarımızı, kardeşlerimizi, arkadaşlarımızı gerçekten dinliyor muyuz? Yoksa hepimiz kendi dijital fanuslarımızda kaybolurken, en yakınımızdakileri bu sahte fısıltılara mı terk ediyoruz?
Gerçek özgürlük ve gerçek güven, sanal bağlarda değil; birbirimizi dinleyebildiğimiz, anladığımız ve yanında olduğumuzu hissettirebildiğimiz ilişkilerde saklıdır.
Siz ne düşünüyorsunuz? Duygu ve düşüncelerinizi bana [email protected] adresi üzerinden paylaşabilirsiniz.
Birlikte düşünmek dileğiyle…
GENEL
05 Ekim 2025KÖŞE YAZILARI
05 Ekim 2025GÜNDEM
05 Ekim 2025GÜNDEM
05 Ekim 2025GÜNDEM
05 Ekim 2025GÜNDEM
05 Ekim 2025GÜNDEM
05 Ekim 2025