DİZİLERİN HALİ..

DİZİLERİN HALİ..

ABONE OL
26 Eylül 2025 09:34
DİZİLERİN HALİ..
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Geçenlerde bir Rus sosyolog, Türk televizyon dizileri hakkında çok çarpıcı bir açıklama yaptı…

“Türk dizileri dünyaya zehir saçıyor” başlığı ile medyada yer alan bu açıklamanın özeti şöyle:

 “Türk televizyon dizileri; sürekli dedikodu, saldırganlık, acımasızlık, aile içi kaos, gayri ahlaki ilişki ve aldatma konularını işleyerek önce Türk toplumunu, ardından da ihraç edildiği ülkelerde bu dizileri izleyen dış dünyanın dört bir yanındaki milyonlarca insanı olumsuz etkiliyor…

Türk dizileri her yerde kültürel bir zehirlenmeye yol açıyor…”

Geçen hafta yazdığım gibi, “kapitalizmin” bize dayatmış olduğu “modernleşme” uğruna, uzun zamandır toplum olarak kendimizi birçok şeye katlanmak zorunda hissediyoruz…

Şikâyete konu olan televizyon dizilerindeki durumun esası budur…

O senaristlerin kendilerinde bulduğu cesaretin kaynağı yine orasıdır!…

İşin gerçeği, “modernleşme” dediğimiz şey, kapitalizmin 24 saat açık tuttuğu bir pazardır!…

Üstelik bu pazarın sınırları; ahlakın sınırlarından çalınarak büyütülmekte, yeni nesil kapitalistler tarafından günden güne genişletilmektedir!…

Ahlakın alanı daraltıldıkça, paragözler bu pazara daha çok müşteri çekme; çeşitliliğini artırarak orada daha çok ürün satma imkanı buluyorlar!…

Türk toplumu bundan kırk yıl öncesine kadar oldukça muhafazakâr bir toplumdu…

Geleneklerini, adetlerini, ahlaki ve dini değerlerini her şeyin üstünde tutuyordu…

İzleyicilere sürekli “fakir ama gururlu”, “yoksul ama onurlu” mesajlarını veren, paranın her şeyi satın alamayacağını hikayeleştiren, “aileyi” her koşulda el üstünde tutan eski Türk filmleri bunun en güzel kanıtı değil mi?

Devlet; bu dizilere, bir gölge oyunu gibi siyaseti “arkadan dizayn etmeye” başladıkları zaman hemen müdahil olabiliyor…

Menajer Ayşe Barım ve Osman Kavala gibi isimlerin tutuklanması bunun açık bir örneği…

Ancak, iş toplumun düzenini, ahlakını ve değerlerini bozmaya geldiğinde bu müdahale nedense ağırdan alınıyor, gecikiyor!…

Bunun da sebebi, iktidar partisi içine yuvalanmış “kapitalizmi helalleştiren” paragözler mi bilmiyorum!…

Bilinçli ve kasıtlı bir şekilde pompalanan bu yozlaşma rüzgârı, Rus sosyoloğun da ifade ettiği gibi sadece hedef noktaya değil, hedefin çok ötesine de sirayet edebiliyor…

Öte yandan, “laiklik” ve “özgürlük” gibi değerlerin hiç alakası olmadığı halde bu yozlaşmayla ilişkilendirilmeye çalışılması da ayrı bir facia!…

Devlet, dini inançlar karşısında “nötr” olabilir… Ama ahlak başta olmak üzere, başka değerlere, başka kimliklere ve başka kurumlara karşı girişilen her türlü saldırı karşısında asla kayıtsız kalamaz!…

Bugün aile kurumu ve akrabalık ilişkileri, dizilerin pompaladıkları gayrimeşru örnekler üzerinden bozulmaya yüz tutmuştur…

Evliliğin yerini “ilişki” adı verilen gayrimeşruluk aldı…

Toplum “utanma” duygusunu unutmaya başladı!… Herkes, her yerde her şeyi söyler ve yapar oldu…

Diziler kadar “gündüz kuşağı” adı verilen ve içeriği çeşit çeşit iğrençliklerle dolu programlar da aynı zararı veriyor…

Çocukların anne ve babasına, anne ve babanın da çocuklarına karşı davranışlarında şimdiye kadar toplumun asla müsaade etmediği şeyler, sanki “olağan” şeylermiş gibi sunuluyor…

İnsan ilişkilerinde “mahremiyet” göremiyoruz artık!…

Aile içi şiddet,  kadına ve çocuğa karşı şiddet ile birlikte “sınırları kaldırılmış cinsellik” sürekli özendiriliyor…

Neredeyse her dizide oyuncuların elinde tabanca var… Silah alelade bir eşya gibi sergileniyor!…

Haklının değil, güçlünün kazandığı algısını yayan senaryolar, gençlerin çeteleşmesine kapı aralıyor!…

İletişim uzmanları, toplum ve diziler arasında sürekli veri aktarımı sağlayan bir altyapı oluştuğundan söz ediyorlar…

Bağımlılık derecesine ulaşan bu bağlantının toplumun değişim döngüsünü de çok rahat bir şekilde istenilen yöne çevirdiğini yazıyorlar…

Verilen mesajların kanıksanması ve insanların tepkisiz hale getirilmesi için de, bilinçli bir şekilde dizilerin tekrar tekrar yayınlandığını ifade ediyorlar…

Tüketim alışkanlıklarımızı yönlendiren, bizi belli içerikleri izlemeye teşvik eden bu diziler ve programlar, yaşadığımız “kültürel yozlaşmayı” hızlı bir şekilde “kültürel çürümeye” doğru dönüştürüyor…

Görsel medya, bugün tamamen “kapitalizmin” bir aracı olarak hizmet vermektedir!…

Yaşamanın “tüketmek” demek olduğunu, tüm dünyaya kabul ettirmeye çalışmaktadır…

“Postmodernizm” kılıfıyla meşrulaştırdıkları bütün bu pislikleri gizleyen…

Geleneksel değerleri, ahlakı ve insanın tüm evrensel kabullerini yerle yeksan eden…

 Para, statü ve güç dışında başka hiçbir şeye kutsallık atfetmeyen vahşi kapitalizmin söyler misiniz, “terörizmden” ne farkı var?

En az 10 karakter gerekli