İnsan İnsanla Büyür ve Güçlenir: Bir Orman Gibi Kardeşçe – Bu Hasret Bizim

İnsan İnsanla Büyür ve Güçlenir: Bir Orman Gibi Kardeşçe – Bu Hasret Bizim

ABONE OL
31 Temmuz 2025 19:20
İnsan İnsanla Büyür ve Güçlenir: Bir Orman Gibi Kardeşçe – Bu Hasret Bizim
1

BEĞENDİM

ABONE OL

“Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim…”
Nazım Hikmet Ran’ın Davet şiirinde geçen bu dize, sadece edebi bir güzellik değil; aynı zamanda toplumsal bir vicdan çağrısıdır. Öyle ki bu söz üzerine sayfalarca yazılar yazılmış, yazarlar, eleştirmenler, edebiyatçılar derinlemesine yorumlar yapmıştır.

Ben de lise yıllarımda ilk kez bu dizeyle karşılaştığımda, belki sadece romantik bir ideali temsil ettiğini düşündüm. Ama zaman geçtikçe, özellikle bu coğrafyada yaşanan acılarla yüzleştikçe, içimde derin bir özleme dönüştü.
Büyüdükçe küçüldüğümüz bir dünyada, bu özlem her geçen gün daha da büyüyor.

Ülkecek, son yıllarda art arda gelen felaketlerle sınandık ve sınanmaya da devam ediyoruz: depremler, yangınlar, seller… Her birinde canlarımızı, umutlarımızı, geçmişimizi yitirdik. Ama bir gerçek var ki, bu zorluklar karşısında içimizde uyanan dayanışma ruhu, tarif edilemez bir kuvvet taşıyor. Kimlikler, ideolojiler, politik görüşler buharlaşıyor. Geriye sadece insan kalıyor. O anlarda, gerçekten de “bir orman gibi kardeşçesine” yaşıyoruz.
Bir “ağaç” gibi köklerimizle başka bir ağaca su taşıyor, onu koruyoruz.

Enkaz başında birbirine el uzatan, gece gündüz yardıma koşan insanlar oluyoruz. Her birimiz bir “ağaç” gibi tek ve hür dururken, o anda “orman” gibi bir bütün olmayı başarıyoruz. Bu, toplum olarak sahip olduğumuz en kıymetli güç.

Peki ya “normal zamanlar”?

İşte çelişki burada başlıyor. Bu çelişkiyi bir türlü kabul edemiyor, anlam da veremiyorum. O güçlü birlik duygusu, gündelik hayatın karmaşasında yerini bireyselliğe, kutuplaşmaya, hatta kimi zaman düşmanlığa bırakıyor. Dışarıdan yüklenen suni kimlikler, fikirler, korkular… Hepsi bizleri birbirimizden uzaklaştırıyor.

Doğadan kopuk, tabiatımıza aykırı bir yaşam tarzı; sanal sarmallar, ideolojik kavgalar ve ekonomik krizlerle birleşince, yalnızlaşan ve kabuğuna çekilmiş küçülmüş dünyalarımızda hayat zaten yeterince zor, karmaşık ve çekilmez bir hâle geliyor.

Empatinin yerini güvensizlik, ortak aklın yerini ise gürültülü bireysel çıkarlar alıyor.
Birbirimizi birer tehdit unsuru gibi görüp uzaklaşıyor; konuşmaktan, paylaşmaktan, dayanışmaktan kaçınıyoruz.
Böyle böyle birlikte küçülüyor, küçülüyor, küçülüyoruz…

Nazım’ın dizeleri sadece bir şiir değil, bir yaşam çağrısıdır. Filozofların, düşünürlerin kolektivizm üzerine ciltlerce yazıp çizdiklerini, Nazım bir cümleyle özetliyor:
Her birey elbette “ağaç gibi tek ve hür” olmalıdır. Ama bu özgürlüğün yanında, “orman gibi kardeşçesine” yaşamayı da unutmamalıdır. Çünkü asıl güç, bireylerin bir araya gelerek oluşturduğu o görünmez bağdadır.

Toplum olarak felaketlerde gösterdiğimiz o örnek dayanışmayı, eğer normal zamanlara da taşıyabilirsek, daha huzurlu, daha güvenli bir geleceğin kapısını aralayabiliriz.
Sadece birlikte ağladığımızda değil, birlikte gülebildiğimizde de bir toplum oluruz.

Çünkü gerçekten de:

İnsan insanla büyür ve güçlenir. Bir orman gibi kardeşçe yaşamak… Bu hasret bizim.

En az 10 karakter gerekli