0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Tadında Anadolu, “Hatay Günleri” konseptiyle Anadolu’nun en köklü gastronomi şehirlerinden biri olan Hatay’ın eşsiz lezzetlerini İGA İstanbul Havalimanı’nda misafirleriyle buluşturdu. 

UNESCO tarafından 2017 yılında “Gastronomi Şehri” ilan edilen Hatay, 600’ü aşkın tariften oluşan zengin mutfağıyla etkinliğin odağına yerleşti. Akdeniz’in bereketini yansıtan Halhalı zeytini ve Kömürçükuru pekmezi, doğallığın en seçkin örnekleri olarak sunumda yer alırken; sürk çökeleği, Samandağ biber reçeli ve zahter salatası doğayla kurulan yaratıcı bağın lezzetli temsilcileri olarak dikkat çekti. Biberli ekmek, kaytaz böreği ve tepsi kebabı Hatay mutfağının sıcak ruhunu yansıtırken; künefe, çıtır kabak tatlısı ve taş kadayıf ise bu kültürün tatlı mirasını sofraya taşıdı. Özel olarak hazırlanan menü, Hatay Sultan Sofrası’nın kurucusu ve Antakya mutfağının tanınan ismi Metin Tansal danışmanlığında oluşturuldu. Tadında Anadolu yetkilileri, “Her lokmada tarih, doğa ve kültür birleşiyor; çünkü Hatay’da her yemek bir hikâye anlatır,” diyerek şehrin gastronomik mirasına verdikleri önemi vurguladı.

METİN TANSAL’IN HİKÂYESİ: ANTAKYA MUTFAĞINA ADANMIŞ BİR ÖMÜR

Etkinlikte ayrıca Antakya mutfağının kültür elçisi olarak bilinen Metin Tansal’ın yaşam yolculuğu da büyük ilgi gördü. Antakya’nın Kurtuluş Mahallesi’nde doğup büyüyen Tansal, çocukluğundan itibaren şehrin kokusunu ve sofralarını içselleştirdi. 1977’de başladığı ticaret hayatını, yöresel lezzetleri yaşatma hedefiyle Hatay Sultan Sofrası’nı kurarak taçlandırdı. Ardından tarihi bir Antakya konağında hizmete açtığı Antakya Kahvaltı Evi ile şehrin ruhunu misafirlerine aktaran önemli bir gastronomi markasına imza attı.

6 Şubat 2023 depremlerinde hem şehrini hem işletmelerini kaybeden Tansal, yaşadığı büyük acıya rağmen Antakya’ya olan sevdamdan vazgeçmedi. Arsuz Konacık’ta hayata geçirdiği yeni işletmesiyle kentin köklü mutfak mirasını yaşatmaya devam eden Tansal, “Bu sadece yemek sunmak değil; bir hikâyeyi, bir toprağı ve bir sevgiyi kuşaktan kuşağa aktarmaktır,” sözleriyle yeniden doğuş sürecini özetliyor.

Metin Tansal’ın azmi ve gastronomi sevgisi, Antakya mutfağının yalnızca bir lezzet değil, aynı zamanda güçlü bir kültür, aidiyet ve yaşam biçimi olduğunun en çarpıcı örneklerinden biri olarak gösteriliyor.