Bulutlar sancılı, bulutlar hırçın;
semalar dar gelir oldu.
Sırtı kambur, yükü ağır bulutlar
buhar olup uçacak, birazcık ağlasalar.
Bense yorgun bir kartal oluyorum;
bir uçurumun zirvesinde,
kayalarla çarpışmaya gücü kalmamış,
göklerden inmeye mecali olmayan.
Küskün müyüm,
kırgın mıyım
bilmiyorum.
Gidesim var, deniz aşırı…
Gidesim var, dağlar aşırı…
Gidesim var, yollar aşırı…
Ben her yerden gidebilirim.
Bir insan ne kadar sağır olabilir?
Bir insan ne kadar dilsiz olabilir?
Bir insan ne kadar kör olabilir?
Bir insan ne kadar kalpsiz olabilir?
Ben… hepsini olabilirim.
Kalbimi bir yırtıcıya sunabilirim;
ben kalpsiz de yaşayabilirim.
Bir çocuk gibiyim,
cılız bedeniyle
Afrika’nın sarı sıcak çöllerinde,
doğanın kanunlarına gücü yetmeyen.
Her an susuzluktan ölebilirim,
bir mikroptan ölebilirim;
yaşarken ölmüş olabilirim,
doğmadan ölmüş olabilirim.
Kalbimi bir sürüngene sunabilirim;
ben kalpsiz de yaşayabilirim.
Bir insan yığını gibiyim;
birbirinden habersiz,
birbirini eriten,
medeniyetten dişleri çürüyen.
Kalelerim bir bir düşmüş olabilir,
şehirlerim talan olmuş olabilir,
hanelerim yakılmış olabilir;
haritalardan silinmiş olabilirim.
Egemenliğimi bir diktatöre sunmuş olabilirim;
hükümdarlığımı toprakta yaşayabilirim.
Yine de küllerimde bir kıpırtı var;
rüzgâra yenilmeyen bir kor,
karanlığa sinmiş bir nefes.
Ben düşmüş olabilirim
ama yer altından bile
yeniden filizlenebilirim.
GENEL
22 Kasım 2025KÖŞE YAZILARI
22 Kasım 2025GÜNDEM
22 Kasım 2025GÜNDEM
22 Kasım 2025GÜNDEM
22 Kasım 2025GÜNDEM
22 Kasım 2025GÜNDEM
22 Kasım 2025