Kontrol İllüzyonundan Özgür Bırakmaya Geçiş
Önceki yazımızda, Kontrol İllüzyonunun irademize yüklediği en pahalı maliyetten söz etmiştik.
Yeterince kaygılanarak, düşünerek ya da planlayarak sonuçları değiştirebileceğimiz yanılgısı; bizi hem yorgun, hem katı, hem de kırılgan hâle getiriyordu.
Peki, kontrol edemediğimiz gerçeğiyle dürüstçe yüzleştiğimizde ne yapmalıyız?
İrademizi tamamen bırakıp köşeye mi çekilmeliyiz?
Tabii ki hayır.
Gerçek Özgür İrade, teslimiyeti pasif bir vazgeçiş olarak değil; aksine yüksek farkındalık, cesaret ve disiplin gerektiren en zorlu eylem olarak tanımlar.
Teslimiyet: Pasiflik Değil, Enerji Transferi
Daha önce manevi kaçış yollarını ve savunma mekanizmalarını tartıştığımız için, teslimiyetin ne olmadığını netleştirmek gerekir.
Teslimiyet, eylemsizlik değildir.
Teslimiyet, geri çekilmek değildir.
Gerçek teslimiyet, enerjinin yönünü değiştirmektir.
Tutsak İrade, enerjisini sonucu değiştirmeye çalışarak tüketir.
Bu, suyun akışına karşı sürekli kürek çekmektir.
Özgür İrade ise enerjisini, çabanın kalitesini artırmaya yönlendirir.
Bu, suyun akış yönünü kabul edip kürekleri daha ustaca kullanmaktır.
Teslimiyetin özü şudur: Kontrol edemeyeceğim sonuçları kabul ediyorum ve tüm dikkatimi, kontrol edebileceğim tek şeye yani şu anki eylemimin kalitesine veriyorum.
Bu tutum, iradenin yalnızca niyetinden ve çabasının niteliğinden sorumlu olduğunu kabul etmektir.
Toprağa tohumu atabiliriz; fakat onun ne zaman filizleneceği ya da ne kadar ürün vereceği üzerindeki tanrısal gücü, kendi üzerimizden kaldırmaktır.
Bırakmanın Kazandırdığı Varoluşsal Esneklik
Kontrol illüzyonuna tutunmak, bizi varoluşsal olarak kırılgan yapar.
Plan bozulduğunda, yalnızca plan değil, irade de kırılır. Çünkü tüm anlamını sonuca bağlamıştır.
Oysa bırakma eylemi, iradeye derin bir esneklik kazandırır.
Hafiflik: Kontrol etme yükünü bıraktığımızda, kaygıya harcanan muazzam enerji serbest kalır. Bu, anında hissedilen bir zihinsel ve duygusal hafiflik yaratır.
Yaratıcılık: Serbest kalan enerji artık savunmaya değil; çözüm üretmeye, uyum sağlamaya ve anı okumaya yönelir. Özgür İrade, planı değil, anı yönetir.
Huzur: Sonucu değiştiremeyeceğimizi bildiğimiz hâlde kendimizi yormak yerine, eylemimizi en yüksek vicdani dürüstlükle tamamladığımızda geride kalan tek duygu huzur olur.
Bu, iradenin kendine değil; hayatın kaotik ama düzenleyici akışına duyduğu yüksek bir güven düzeyidir.
Son Söz: Vazgeçmek Değil, İzin Vermek
Teslimiyet, vazgeçmek değildir.
Teslimiyet, olması gerekene izin vermektir.
Bu izin, iradenin en büyük başarısıdır.
Çünkü kişi, kendi gücünün ve çabasının ötesindeki güçleri kabul etme alçakgönüllülüğünü gösterebilmiştir.
Özgür İrade; yalnızca çabaya odaklanarak, sonuç ne olursa olsun yaşamla sürekli bir dans hâlinde kalma cesaretini taşır.
Peki siz, hayatınızın hangi alanlarında kontrol illüzyonuna tutunarak enerjinizi tüketiyorsunuz?
Bırakma cesaretini göstererek, enerjinizi kendi eyleminizin kalitesine aktarmaya hazır mısınız?
Duygu ve düşüncelerinizi [email protected] adresi üzerinden benimle paylaşabilirsiniz.
Birlikte düşünmek dileğiyle…
GENEL
16 Aralık 2025KÖŞE YAZILARI
16 Aralık 2025GÜNDEM
16 Aralık 2025GÜNDEM
16 Aralık 2025GÜNDEM
16 Aralık 2025GÜNDEM
16 Aralık 2025GÜNDEM
16 Aralık 2025