Ahlak… Bir milletin vicdanıdır. Sessizdir ama hissedilir. Güçlüdür ama kırılgandır. Ve ne yazık ki artık göz göre göre çöküyor.
Bugün gençler, sanat camiasının ışıltılı ama içi boş hayatlarına bakarak büyüyor. Sosyal medyada her gün milyonlarca gencin karşısına çıkan içeriklerde ahlakî değerler değil, şöhretin, lüksün ve ölçüsüzlüğün kutsandığı bir dünya sunuluyor. Dizilerdeki karakterler artık anne-babadan çok daha fazla etki bırakıyor. Fakat bu karakterler, çoğu zaman ahlaksızlığın, bencilliğin ve sorumsuzluğun temsilcisi oluyor.
Müzikler desen ayrı bir yara… Küfürlü, argo dolu sözler, melodik bir kalıba oturtulunca gençlerin diline dolanıyor. Bu şarkılar, utanmanın değil, övünmenin aracı hâline geldi. Toplumda ahlâkî sınırlar bulanıklaştı, ne ayıplanır ne de sorgulanır oldu.
Aileler çocuklarına söz geçiremiyor, çünkü çocuklar artık telefonlardan, dizilerden ve sosyal medyadan öğreniyor hayatı. Okullarda değerler eğitimi kâğıt üstünde kalıyor. Sosyal çevrede ise edep yerine eğlence, saygı yerine takipçi kazanma hırsı öğretiliyor.
Peki, biz ne yapıyoruz?
Seyrediyoruz…
Beğeniyoruz…
Ama uyarmıyoruz. Ahlaklı olmak artık cesaret istiyor. Çünkü ahlâksızlık normalleştirildi. Oysa bu suskunluk, en büyük kaybımız.
Toplumu ayağa kaldırmak istiyorsak önce değerlerimizi hatırlamalı, çocuklarımızı ekranlara değil insanlığa bakarak büyütmeliyiz.
Yoksa sadece diziler değil, bir milletin vicdanı final yapacak.
GENEL
23 Aralık 2025KÖŞE YAZILARI
23 Aralık 2025GÜNDEM
23 Aralık 2025GÜNDEM
23 Aralık 2025GÜNDEM
23 Aralık 2025GÜNDEM
23 Aralık 2025GÜNDEM
23 Aralık 2025