Dayanışmanın Varoluşsal Çağrısı
Her şey “kendin ol” çağrısıyla başladı.
Modern hayat, bize sürekli olarak içimize dönmeyi, kendimizi mükemmelleştirmeyi, kendi bireysel fanusumuzda parlamayı öğütledi. Kariyer basamakları, kişisel gelişim kitapları, dijital sahneler… Her şey, bizi “ben”in zirvesine çıkarmak için kurgulandı.
Ama o zirvede, beklenmedik bir duyguyla karşılaştık: Varoluşsal Yalnızlık.
Tüm kusursuzluğumuza rağmen içimizdeki o derin boşluğu dolduramadık. Bir zamanlar kırılganlığımızı gizlemeye iten o bireycilik, şimdi bizi sessiz bir enkazın ortasında bıraktı. Çünkü insan, kendini sadece bireysel bir başarı hikayesi olarak tanımladığında, aslında en büyük gücünden “aidiyet duygusundan” kopmuş olur.
Gönüllülük: Boş Zamanı Doldurmak Değil, Varoluşa Dokunmak
Gönüllülük, çoğu zaman “boş zamanı değerlendirmek” ya da “iyilik yapmak” olarak görülür. Oysa bu eylem, bundan çok daha derin bir varoluşsal ihtiyacı karşılar. Çünkü insan, iyiliği yaptığı kişiden çok, o eylemle kendi insanlığını hatırlar.
Gerçek özgürleşme, yalnızca kendin için yaşamaktan vazgeçmekle başlar.
Kendi küçük dertlerimizin girdabından çıkıp, başkasının acısına el uzattığımız o an, dünya ve kendimiz hakkındaki algımız değişir. Tıpkı bir nehrin sadece kendi yatağında akmaktan vazgeçip, çevresindeki toprakları yeşertmesi gibi…
Gönüllülük, sadece dışarıya değil, aynı zamanda içeriye yapılan en büyük yatırımdır. Başkasına zaman ayırdığımızda, aslında kendi varoluşumuza anlam katmış oluruz.
Varoluşun Anlamı ve “Biz” Olmanın Kudreti
Peki neden başkası için çabalamak bizi iyi hissettirir?
Çünkü insan, büyük bir bütünün parçası olmak için yaratılmıştır. Bireysel irademiz, toplumsal bir fayda ürettiği, yani başkasının hayatına dokunduğu anda anlam kazanır.
Yaptığımız eylemlerin kendi küçük dünyamızın sınırlarını aştığı o an, yalnızlık sessizliğe bürünür.
Gerçek kudret, mükemmel olmaya çalışmakta değil; kusurlarımızla birlikte bir araya gelip, ortak bir amaç için çabalamakta yatar. “Ben” olmanın getirdiği ağır yük, “Biz” olmanın hafifliği ve gücü karşısında erir.
Eğer hayatınızdaki o görünmez boşluğu, o varoluşsal yalnızlığı yenmek istiyorsanız, çözüm kendi içinize kapanmakta değil; dışarıya, topluma dönmektir.
Peki siz, yalnızlığın panzehiri olan o “Biz” olma kudretini hayatınızın hangi yerine sığdıracaksınız?
Duygu ve düşüncelerinizi [email protected] adresi üzerinden bana iletebilirsiniz.
Birlikte düşünmek dileğiyle…
GENEL
30 Ekim 2025KÖŞE YAZILARI
30 Ekim 2025GÜNDEM
30 Ekim 2025GÜNDEM
30 Ekim 2025GÜNDEM
30 Ekim 2025GÜNDEM
30 Ekim 2025GÜNDEM
30 Ekim 2025