Süleyman GÖKSU

Süleyman GÖKSU

03 Ocak 2024 Çarşamba

Doğu Anadolu Gerçeği

Doğu Anadolu Gerçeği
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Merhum Seyyid Ahmet Arvâsî;  “Doğu Anadolu Gerçeği” adlı kitabındaki “Türkiye’de Şark Meselesi ve Alınacak Tedbirler” bölümünde bu meseleyi pek çok zaviyeden irdelemiş ve kalıcı reçeteler sunmuştur. Kimse bu reçetelere bir kez dahi bakma ihtiyacı duymamış, dolayısıyla alınan kararlar, yürütülen faaliyetler maalesef hüsranla sonuçlanmıştır.
Doğu Anadolu Gerçekliğini Arvâsî Hoca, şu 8 başlık altında incelemiştir:
1.Tarihî bütünleşme çâreleri,
2. Harsî bütünleşme çâreleri,
3. İçtimaî bütünleşme çâreleri,
4. Coğrafî bütünleşme çâreleri,
5. İktisadî bütünleşme çâreleri,
6. Ruhî bütünleşme çâreleri,
7. İdarî bütünleşme çâreleri,
8. Siyasî bütünleşme çâreleri.
Kitabın 24. Sayfasında şunları söylüyor:
“… Artık herkes teslim etmektedir ki, ‘Kürt’ sözü ilk defa, gerçek mânâsında Orta Asya’da bulunan Elegeş’te dikili Orhun Yazıtları’nda geçmektedir. ‘Kürt İlhanı Alp Urungu’nun mezar taşı’ Göktürk yazısı ile kaleme alınmıştır. Kürtleri, Gutti ve Karduk gibi eski kavimlere bağlamak iddiaları, mesnetsiz birer yakıştırmadan ibâret kalmaktadır. Tarih, kelime oyunlarına dayanmaz, belgelerle ortaya konur. Bunun için diyoruz ki, devletimiz, kitaplarla, filmlerle, fotoğraflarla ve belgelerle ortaya çıkmalı, başta Elegeş yazıtı olmak üzere, bu konudaki müşahhas mûtaları Türk ve dünya efkârına sunmalıdır. Bilhassa, Rasonyi’nin, Nemeth’in, Dr. W. Radloff’un araştırmalarını gözlere açmalıdır. Bu konularda Alman ilim adamlarının değerli araştırmalarından istifade etmelidir. Bilhassa, E. Forer’in, G. Conteneau’nun, Fr. Hommel’in, Prof. V. Christian’ın ve B. Landsberger’in çalışmaları akademik bir süzgeçten geçirildikten sonra çeşitli biçimlerde değerlendirilmelidir…”
Devletin de kısa ve uzun vadeli plânlamalar yaparak özellikle anaokullarından itibaren çok boyutlu bir tedrisatla ve sağlam bir dinî eğitimle bu faaliyetleri engelleyebileceğini, “çok faktörlü millî yoğruluşla” birlik ve beraberliğin bütün Anadolu coğrafyasında tesis edilebileceğini anlatır… 

Devamını Oku

Arkadaşlık adabı

Arkadaşlık adabı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Sözlükte “arkadaş” ne demek?

1. Bir işte birlikte bulunanlardan her biri, tanış, tanıdık, dost, ahbap, refik, yaren.
2. Birbirlerine karşı sevgi ve anlayış gösteren kimselerden her biri

Arkadaşlık hukukunun birçok adabı vardır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “İki dost, iki el gibidir, birbirlerini yıkar (pak ederler).” buyurmuştur. Bir gün Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) sahabeleriyle birlikte bir ağaçlığa girer ve erak ağacından biri eğri diğeri düz iki misvak keser. Eğrisini kendisine bırakır, düzgün olanı arkadaşına verir. O sahabî: “Bu düz misvak size yakışır” deyince, Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Eğer misvakları sen bulup kesmiş olsaydın düzgün olanını bana vermen fazilet, üstünlük sayılırdı. Çünkü arkadaşlık eden iki kişiden arkadaşına en şefkatli olan Allah katında en makbul olur.” buyururlar.

Arkadaşlara karşı dikkat edilecek hususlar:

• İhtiyaç anlarında yardımına koşmalı,

• Arkadaşının sırrını gizlemeli,

• Ayıplarını ve kusurlarını örtmeli,

• Hoşuna giden adıyla çağırmalı,

• Gerektiği takdirde iyilik ve yumuşaklık ile nasihat etmeli,

• Arkadaşı hakkında gıybet edildiğinde hakkını korumalı,

• Kusurlarını affetmeli,

• Arkadaşının sağlığında ve ölümünde her namazdan sonra ona duâ etmeli,

• Sevinç ve kederlerinde ortak olmalı,

• Arkadaşının yüzüne karşı nasıl davranıyorsa gıyabında; arkasında da öyle olmalı,

• Ayakta karşılamalı, güler yüzle selâmını almalı, ona yer vermeli,

• Arkadaşının ve çocuklarının halini sormalı,

• Kalktığında onu kapıya kadar yolcu etmelidir.

Hulasa kişi kendisine yapılmasını istediği muameleyi arkadaşına yapmalı ki, sadakatini göstersin. Çünkü kendine istediğini, dostuna istemeyenin dostluğunda hayır yoktur.

• Arkadaşının vefatından sonra ailesiyle, çocuklarıyla ve sevdiği akrabalarıyla alakayı kesmeyip görüşmeli, vefalı olmalıdır.

Devamını Oku

AHİR ZAMANDA SEVAPLAR

AHİR ZAMANDA SEVAPLAR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Kıyamet kopmadan önceki Dünya’nın son günleri olarak değerlendirilen bu zaman diliminde rivayetlere göre bir takım belirtiler ortaya çıkacaktır. Bu belirtilere “Ahir Zaman Alametleri” veya “Kıyamet Alametleri” denilmektedir.

Tâbiînden Ebû Ümeyye eş-Şa’bânî (r.a.) diyor ki: (Ashâb-ı Kirâm’dan) Ebû Sâlebe el-Huşenî’ye (r.a.) sordum:

“Ey Ebu Sâlebe: ‘… Siz kendi nefsinize bakınız…’ meâlindeki (Mâide suresi, 105.) ayet-i kerîme hakkında ne dersiniz?” Dedi ki:

“Vallâhi sen, tam da bunu bilen kişiye sordun. Ben o ayeti Resûlullâh’a (s.a.v.) sormuştum. Şöyle buyurmuşlardı:

“Birbirinize iyilikleri ve hayır işleri tavsiye edin. Kötülüklerden ve zararlı şeylerden birbirinizi sakındırın. Ne zaman ki cimriliğin çoğaldığını (iyiliğin emredilmediğini), nefsin arzularına uyulduğunu, dünyanın (dine) tercih edildiğini, herkesin (kitaba, sünnete, icmâa bakmayıp, sahabe ve tabiine tabi olmayıp) kendi fikrini beğendiğini görürsen işte o zaman diğer insanları bırak, kendine bak. İleride sabredilecek günler gelecek. O zamanlarda sabretmek, elde ateş tutmak gibidir.

O günlerde salih ameller işleyene, aynı amelleri işleyen elli kişinin sevabı verilir.” Ashâb-ı Kiram:

“Yâ Resûlallâh! O zamanda yaşayan insanlardan mı (yoksa bizden mi) elli kişinin sevâbını alacaklar?” dediklerinde Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

“Hayır, sizden elli kişinin ecir ve sevabını kazanacaklar.” buyurdular. (Sünen-i Ebu Dâvûd)

Hayırlı günler. Sağlıcakla kalın…

Devamını Oku

Amel defteri kapanmayanlar

Amel defteri kapanmayanlar
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Amel Defteri, insanın dünya hayatında yaptığı iyi ve kötü bütün işlerin sözlerin kayıt edildiği defter. Bu defter sesli bir film misali insanın her türlü hâl ve hareketini, konuşmalarını zapt eden bir defterdir. Bu kayıt ve zabıtlarla insan ahrette hesaba çekilecek, bu defter insanın leh veya aleyhinde bir şahit olacaktır. 

Enes Bin Malik (r.a.) buyurdular:

“Şu yedi kişinin, öldükten sonra da amel defterine sevap yazılır.

1- Mescit yaptıran kimse: Orada namaz kılındığı müddetçe kendisine sevap yazılır.

2- Su kanalı yaptıran kimse: Kanaldan su aktığı, insanlar da içtiği ve faydalandığı müddetçe kendisine sevap yazılır.

3- Kur’ân-ı Kerim’i güzelce yazan kimse: Kur’ân-ı Kerim okunduğu müddetçe kendisine sevap yazılır.

4- Su kuyusu açtıran; çeşme yapan kimse: Oradan su aktığı müddetçe kendisine sevap yazılır.

5- Ağaç diken kimse: Ondan insanlar ve hayvanlar istifade edip meyvesinden yedikleri müddetçe kendisine sevap yazılır.

6- İlim öğreten kimse: Öğrettiği ilimle amel edildiği müddetçe kendisine sevap yazılır.

7- Öldükten sonra kendisine istiğfar ve dua edecek bir evlat bırakan kimse: Evlat Salih olup babası kendisine Kur’ân-ı Kerim’i ve diğer ilimleri öğretse, çocuğun sevabından hiçbir şey eksilmeden aynı sevap babasına da verilir.

Hayırlı günler dilerim…

Ancak babası Kur’ân-ı Kerîm’i ve diğer ilimleri öğretmez de kötülüğü öğretirse çocuğa yazılan günahtan hiçbir şey eksilmeden aynı günah babasına da yazılır.

Cenab-ı Allah bu güzel hizmetleri yapmayı, bizlere de nasip eylesin. Böylece, amel defterimiz hep açık kalsın.

Devamını Oku

Amellerde dikkat edilecek şeyler

Amellerde dikkat edilecek şeyler
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Evliyadan Hatem-i Esam Hazretleri’ne: Amellerinizi işlerken nelere dikkat ediyorsunuz? diye sormuşlar. O da şöyle cevap vermiş: 

Şu dört esasa dikkat ediyorum:

Birincisi, Allahü Teâlâ’nın benim için bir rızık verdiğini, hiç kimsenin rızkının başkasına gitmeyeceği gibi benim rızkımın da benden başkasına gitmeyeceğini bildim ve buna inandım.

İkincisi, Allahü Teala’nın bana farz kıldığı ibadetleri benden başka kimsenin yerine getiremeyeceğini bildim. İşte ben bunlarla meşgul oluyorum.

Üçüncüsü, Rabb’imin beni her an gördüğünü bildim de ondan hayâ ediyorum.

Dördüncüsü, benim için takdir olunan bir ecelimin olduğunu ve bana doğru yaklaştığını bildim de ben de (Salih ameller işleyip yasaklardan kaçınarak) ona doğru yaklaşıyorum. (Tenbihül-Gafilin)

Hayırlı ve sağlıklı günler dilerim…

Devamını Oku