14 Ağustos 2025 Perşembe
TÜRKİYE - SURİYE SINIRININ SIFIR NOKTASINDA ORMAN YANGINI
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU
Depremler İntiharları Tetikledi Mi?
Kirli siyaset ne mi?
PARMAK UÇLARINDAKİ MUTLULUK TUZAĞI: DİJİTAL ÇAĞDA BAĞIMLILIK
KÜRESELCİLERİN YAPAY DEPREMLER ÜRETEREK İŞGAL PLANLARI
Hatay’da bulunan Yayladağı sınır kapısının bulunduğu Suriye’nin Kesep mevkiinde ormanlık alanda yangın çıktı.
Yangın, Türkiye – Suriye sınırının sıfır noktasında bulunan Lazkiye şehrinin Kesep bölgesinde ormanlık alanda çıktı. Yayladağı sınır kapısına yakın bölgede yaşanan yangın kent merkezinden görülür vaziyette hissedildi. Yangın Yayladağı bölgesinde yaşayan vatandaşları tedirgin ederken alevlerin büyüklüğü yangının yayılma ihtimalini gözler önüne serdi. Yayladağı ilçe merkezinde yangının görüldüğünü ifade eden Ayhan Güvenç, yangının Türkiye sınırlarına gelmesinden dolayı endişeli olduklarını söyledi.
“YANGIN ZAMAN GEÇTİKÇE DAHA DA BÜYÜYOR VE BİZİM SINIR TARAFINA GEÇMESİNDEN DOLAYI ENDİŞELİYİZ”
Suriye sınır bölgesinden çıkan yangının bizim sınırlara gelmesinden dolayı endişeli olduğunu ifade eden vatandaş Ayhan Güvenç, “Sabah saatlerinde Suriye’nin Lazkiye şehrinin Kesep bölgesinde ufak çaplı bir yangın çıkmıştı. Saatler geçtikçe yangın büyüyerek devam etti. Yangın, Yayladağı sınır bölgesine yaklaşık 1 km mesafede devam ediyor. Yangın zaman geçtikçe daha da büyüyor ve bizim sınır tarafına geçmesinden dolayı endişeliyiz. İnşallah ekiplerin çalışmalarıyla en kısa zamanda söner. İlçenin merkezinden yangının boyutu görünüyor ve Yayladağı Sınır Kapısı tarafından yangının büyüklüğü çok net görünüyor” ifadelerini kullandı.
Hatay’ın Dörtyol ilçesinde Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde uyuşturucu madde ticareti yapan şüpheli şahıslara yönelik operasyon düzenlendi. 10 uyuşturucu satıcısı şüphelisi gözaltına alındı.
Dörtyol Cumhuriyet Başsavcılığı koordinesinde, İlçe Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Büro Amirliği görevlilerince ilçede Sokak Satıcısı şahıslara olarak tespit edilen 12 şüpheli şahsa yönelik Özerli, Ocaklı, Yeşil, Numune Evler, Yeşilköy, Altınçağ ve Kuzuculu mahallelerinde belirlenen adreslere yapılan operasyonda 10 uyuşturucu satıcısı şüphelisi gözaltına alındı.
İkametlerde yapılan aramalarda; 265,93 gram Sentetik Kannabinoid, 11,51 gram Sentetik Kannabinoid Hammaddesi, 13 gram Metamfetamin, 116 adet Captagon hap, 2 adet Lyrica sentetik ecza, Sentetik Kannabinoid yapımında kullanılan 1 kutu aseton ve aparatları, 1 adet ruhsatsız av tüfeği, 2 adet şarjör, 30 adet Fişek, 29 adet Kartuş ve 7 adet ses fişeği ile dijital materyaller ele geçirildi.
Ayrıca, yapılan çalışmalarda toplam 21 uyuşturucu kullanıcısı şahsa işlem yapıldı.
Asrın felaketinin ilk günlerinden itibaren Hatay’da insanların yardımına koşan sağlıkçı Havva Aydanur Ertuğrul, depremde evleri yıkılan ve anneleri vefat etmiş olan 3 öksüz kardeş için sıcak yuva inşa etti. Üvey ablalarının anne şefkatiyle büyüttüğü 3 kardeş, sıcak yuvalarına kavuşmanın heyecanını yaşadılar.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde Hatay yerle bir olmuş, 25 bine yakın insan vefat etmişti. Afetin ilk saatlerinden itibaren Türkiye’nin dört bir yanından kurtarma ekipleri ve sağlık çalışanları bölgeye yardıma koşmuştu. Antalya İl Sağlık Müdürlüğü’nde görevli 40 yaşındaki Acil Tıp Teknisyeni Havva Aydanur Ertuğrul, asrın felaketinin ilk gününden itibaren bölgedeki afetzede vatandaşların hayata tutundurmak için mücadele etti. Sağlık personeli Ertuğrul, depremin yaralarını sarmak için kurucusu olduğu Ülkem Okuyor Derneği aracılığıyla afet bölgesine çeşitli yardım ve destek vermeye devam ediyor. Depremden bu yana afetzede vatandaşların yanında olan sağlıkçı Ertuğtul, ihtiyaç sahibi ailelere ev yapma kararı almış ve 6 aileyi sıcak yuvasına kavuşturmuştu. Sağlıkçı Ertuğrul, 7’nci evi, depremde evleri yıkılan ve anneleri ölen 3 öksüz kardeş için inşa etti. Yeni sıcak yuvalarında kardeşlerini anne şefkatiyle büyütecek olan üvey abla Nuriye Geller, “Tek bir isteğim rahat bir duş alabilmek istiyorum” diyerek yeni evin mutluluğunu kardeşleriyle yaşadı.
“TEK BİR İSTEĞİM RAHAT BİR DUŞ ALABİLMEK İSTİYORUM”
Depremde evi yıkılan depremzede Nuriye Geller, tek isteğinin rahat duş almak olduğunu söyleyerek, “Depremde evimiz ve eşyalarımız gitti. Bu süreçte çok zorluklar ve kötü anılar yaşadık. Kendimize küçük bir baraka yapıp ve yaşadık. Öz annem beni terketti. Üvey annem de vefat etti. Benim 3 üvey kardeşim var, bir de oğlum var. Ben de eşimden 2020 yılında ayrıldım. Eşimden ayrılıp kardeşlerimin yanına gelip onlara anne oldum. Havva ablayla, halam sayesinde tanıştık. Havva abla buraya gelip yaşadığımız yeri, mutfağı ve banyomuzu gördü. Havva abladan tek bir isteğim vardı. Tek bir isteğim rahat bir duş alabilmek istiyordum. Havva abla tamam deyince ilk başlarda inanmadım ama evin malzemeleri gelince bütün umutlarım yeşerdi. Bana burası benim için ev değil, saray ve villa gibi görüyorum. Bu ev eski evimizden kat ve kat daha güzel oldu. Bugünde mutfağımda ilk kahvemi de yaptım. Heyecanlıyım ve rahat bir banyom var. Burada güzel bir mutfağım ve oturacağım güzel koltuklarım var. İlk kahvemizi Havva ablaya yaptık. Onun heyecanı ve mutluluğu da var” dedi.
“EVE BAŞLARKEN O EV BİTECEK VE BEN KAHVE EŞLİĞİNDE O EVDE KİTAP OKUYACAĞIM DİYEREK BUGÜN O HAYALİ DE GERÇEKLEŞTİRDİK”
Depremde evleri yıkılan 3 öksüz kardeşe evlerini teslim eden Havva Aydanur Ertuğrul, “Bugün Hatay’da Yedinci evimizin teslim törenindeyiz. Vaka ihbarı bize eğitime ulaşmakta yaşam şartları kötü 4 öğrenci var diyerek gelmişti. Buraya geldiğimizde ise hikayenin çok daha derin olduğunu öğrendik. Nuriye 3 öksüz kardeşine de annelik yapan, kendi çocuğuyla birlikte ayakta durmaya çalışan, kömürlükten bir mutfak ve banyoda hayat sürmeye çalışan bir genç kızdı. Bizden tek bir ricada bulundu. Ev değil ama ‘ben rahat bir duş almak istiyorum’ demişti. Durumlara baktığımızda 4 öğrencimizin yaşam şartlarının düzeltilmesi gerektiğini ve eğitime ulaşmaktaki güçlüğünün ortadan kaldırılması gerektiğine yönetim olarak karar verdik. Bağışçılarımızın hediyesi olan evi bugün ailemize teslim ediyoruz. Mutlu ve mesut kitaplarla bir ömür dilemekten başka elimizden gelen bir şey yok. Biz çok mutluyuz ve bir yandan da gururluyuz. Eve başlarken o ev bitecek ve ben kahve eşliğinde o evde kitap okuyacağım diyerek bugün o hayali de gerçekleştirdik. Yine çocuklarımızla birlikte kitap okuduk. Mutlu ve huzurlu bir yuvayı herkese biraz gösterdik” ifadelerini kullandı.
Erzin’de yer alan ve bölgenin en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olan ISOS Epifanya’nın tarihi ve kültürel değerlerinin gün yüzüne çıkarılması amacıyla ilk kez “ISOS Disiplinlerarası Bakış Açısıyla Arkeoloji Sempozyumu” düzenlendi.
Sempozyum, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirildi ve çok sayıda bilim insanı, yerel yönetici ve vatandaşın katılımıyla yapıldı.
SEMPOZYUMUN ÖNEMİ VE ISOS EPİFANYA’NIN DEĞERİ
Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Veysel Eren, sempozyumun sadece arkeolojik bir buluşma olmanın ötesinde, kültürel mirasın korunması, akademik işbirliğinin güçlendirilmesi ve yerel ile küresel dayanışmanın güzel bir örneğini teşkil ettiğini belirtti. Rektör Eren, üniversitenin temel vizyonunun bilimi toplumla buluşturmak olduğunu vurgulayarak, arkeolojik kazıların insanlık tarihine ışık tuttuğunu ve Hatay’ın insanlık mirasının kalbi olduğunu ifade etti. Rektör Eren, tarihi eserlerin hem insanlığın birikimi olduğunu hem de Hatay ve Türkiye açısından turizmi canlandıran önemli bir faktör olduğunu vurguladı. Kültür turizmi, inanç turizmi ve doğa turizminin ülkenin potansiyelleri arasında yer aldığını ve bu potansiyelin kullanılması gerektiğini ifade etti. Eren, yurtdışına kaçırılan birçok tarihi eserin Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın çalışmalarıyla Türkiye’ye geri kazandırıldığını da sözlerine ekledi. Sempozyumun Düzenleme Kurulu’nda yer alan ve aynı zamanda İssos Epiphaneia Kazı Başkanı Doç. Dr. Banu Özdilek, ISOS Epifanya’nın Hatay’ın birçok değeriyle en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olduğunu ve kültürel katmanlarında Cumhuriyet döneminden Osmanlı dönemine ve hatta prehistorik çağlara kadar uzanan bir yerleşim izi barındırdığını vurguladı. Özdilek, antik kentin mimari yapıları ve dünyaca eşsiz mozaikleriyle dikkat çektiğini belirtti.
KAZI ÇALIŞMALARI VE GELECEK HEDEFLERİ
Erzin Belediye Başkanı Ökkeş Elmasoğlu, ilçelerinin uluslararası bir sempozyuma ev sahipliği yapmasından gurur duyduklarını ifade etti. Başkan Elmasoğlu, ISOS Epifanya’nın değerinin yıllardır tam olarak anlaşılamadığını ancak son dönemde Doç. Dr. Banu Özdilek ve Kaymakam Onur Özaydın’ın büyük gayretleriyle önemli bir aşamaya gelindiğini dile getirdi. Elmasoğlu, kentin bir ören yeri statüsü kazanarak Türkiye ve dünyanın ilgisine sunulmasını temenni etti. Erzin Kaymakamı Onur Özaydın, başlangıçta “ISOS Antik Kent” olarak bilinen alanın, bilimsel kazılarla birlikte artık “ISOS Epifanya” olarak kullanılmaya başlandığını kaydetti. Kaymakam Özaydın, sempozyumun ana başlığının “Göbeklitepe’den ISOS”a olduğunu belirterek, ISOS’un kazılar ilerledikçe en az Göbeklitepe kadar ses getireceğine inandığını söyledi. Özaydın, kazı çalışmalarının 2022 yılından bu yana Kültür ve Turizm Bakanlığı, Hatay Arkeoloji Müzesi ve Erzinli iş adamlarının katkılarıyla 1 milyon TL’yi aşan bir bütçeyle devam ettiğini, 2025 yılında ise kazıların Cumhurbaşkanlığı Kazı Enstitüsü kapsamına alınarak daha uzun soluklu yürütülmesinin sağlandığını ifade etti.
TOPLUMSAL KATILIM VE MİRASIN KORUNMASI
Kaymakam Özaydın, “Yüreğimizdeki Işık Projesi” kapsamında Erzinli çocuklara arkeoloji eğitimi verildiğini ve çocukların bu sayede önemli bilgiler edindiğini belirtti. Ayrıca Erzin’deki tarihi su kemerinden alınan motiflerin ilçenin duvar süslemelerinde dahi yer aldığını ve Erzin halkının bu mirasa sahip çıktığını dile getirdi.
Sempozyum, arkeoloji biliminin Erzin halkıyla buluşmasını sağlamayı ve Hatay’ın kültürel ve doğal değerlerini gün yüzüne çıkararak turizm potansiyelini artırmayı hedefliyor.
Sağlık-Sen Hatay Şube Başkanı Mustafa Tekgüzel, memurlara kamu işvereni tarafından teklif edilen zam önerisinin beklentileri karşılamadığını belirtti.
Kendi isteklerinin daha adil ücret ve daha refah çalışma şartları olduğunu kaydeden Tekgüzel konuyla ilgili açıklamasında; ““Bugün, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu İşvereni’nin sunduğu teklife karşı, ortak irademizi, sesimizi ve kararlılığımızı göstermek için buradayız. Sorunların masada çözülmesi imkânı varken, Kamu İşvereninin yetersiz ve adaletsiz teklifi; kamu görevlilerini ve emeklileri meydanlara ve eylemlere mecbur bırakmıştır. Bildiğiniz üzere, Kamu işvereni 2026 için % 10 + 6, 2027 için 4 + 4 zam önerisinde bulunmuştur. Bu teklif, memurun emeğini, alın terini yok sayan; yetersiz bir tekliftir. Bu teklif, kabul edilebilir olmaktan çok uzaktır. Çünkü; Bu teklifte acildeki hekim yok! Bu teklifte yoğun bakımdaki hemşire yok! Bu teklifte doğum salonundaki ebe yok! Bu teklif; Refah payını yok saymaktadır. Taban aylığa zam öngörmemektedir. Gelirde adaleti sağlamamaktadır. Emekli ve emekçiyi koruyan bir anlayış taşımamaktadır. Kira artış oranının %41 olduğu bir dönemde, yalnızca düşük enflasyon hedeflerine dayandırılmış bir zam önerisi, kamu görevlilerinin yaşadığı ekonomik sıkıntıları görmezden gelen öneridir.
TEKLİF MEMURUN EMEĞİNİ YOK SAYMAKTIR
Bu teklif; Memurun emeğini değersizleştiren, Yılların birikimini yok sayan, Çalışma barışını zedeleyen bir yaklaşımdır. Yüksek enflasyon, artan pazar fiyatları, geçmiş dönem kayıplarımız ve geleceğe dair kaygılarımız bu teklife yansımamıştır. Kamu işvereni, 7. Dönem Toplu Sözleşme’deki hatasını maalesef tekrar etmektedir. Bizim kaybedecek iki yılımız daha yok. Tutmayan hedeflerin, adaletsiz hakem kurullarının, mali disiplin politikalarının mağduru olmak istemiyoruz. Sağlık-Sen olarak Kamu işveren heyetine yapmış olduğumuz teklifler 11 aylık bir çalışmanın çıktısıdır. Sahanın masaya yansımasıdır, çarşı-pazarın-mutfağın görüntüsüdür, Hissedilen enflasyonun, memurun cüzdanının röntgenidir! Hekimin emeğidir, hemşirenin özverisidir, paramediğin fedakarlığıdır. Ancak; Kamu işveren heyeti, acilde çalışan hemşirenin sesini duymamıştır! Kamu işveren heyeti, yoğun bakımdaki hemşireyi görmezden gelmiştir. Doğum salonundaki ebeyi yok saymıştır! 7/24 dört teker üstünde ambulansta koşturan paramediği görmemiştir. Teklif edilen rakamların çarşı pazarla alakası yoktur! Sürecin başından beri söylediğimiz bir şey vardı; Rakamların adil olması, tekliflerin hakkaniyetli olması! Ama görüyoruz ki; Teklif edilen rakamlar bozulan iş barışının ateşini körüklemekten öteye gitmeyecektir. Memur-Sen olarak teklifimiz nettir: 2026 yılı için: İlk 6 ay %10 refah payı + 10.000 TL taban aylık artışı + %25 oranında zam. İkinci 6 ay %20 oranında zam, 2027 yılı için: İlk 6 ay 7.500 TL taban aylık artışı + %20 oranında zam İkinci 6 ay %15 oranında zam. Refah payı istedik, çünkü geçmiş kayıplarımız telafi edilmeli. Taban aylığa zam istedik, çünkü görev aylığı ile emekli aylığı arasındaki denge yeniden kurulmalı.
Oransal zam istedik, çünkü memur yüksek enflasyon karşısında ezilmemeli.
ADİL ÇALIŞMA ŞARTLARI TALEP EDİYORUZ
Bunlara ek olarak;
Nöbet ücretlerinin artırılmasını,
Gece çalışma tazminatı verilmesini,
Ek ödemelerin artırılmasını,
Sosyal hizmetlerde nöbet ücretleri ve ek ders ücretlerinin artırılmasını,
Aile hekimi ve aile sağlığı çalışanlarının ödemelerinin artırılmasını,
Hekime, hemşireye, ebeye özel görev kıyafeti verilmesini,
İlave 1 derece verilmesini,
1’inci dereceye 3600 ek gösterge getirilmesini,
Hekimlerin 4200 olan Ek Göstergelerinin 7200’e yükseltilmesini,
Yardımcı Hizmetler Sınıfı’nın kaldırılmasını,
Bayram ikramiyesi verilmesini, kira desteğinin hayata geçirilmesini,
Gelir vergisinin %15’e sabitlenmesini,
Seyyanen ödemenin ve tüm gelirlerin emekliliğe yansıtılmasını,
4688 sayılı Kanun’un revize edilmesini istiyoruz. Türkiye büyürken memurun da refahı büyümelidir. 8. Dönem Toplu Sözleşme uzlaşmayla tamamlanmalıdır. Büyük ve Güçlü Türkiye hedefine, Türkiye Yüzyılı vizyonuna yakışır şekilde imzalanmalıdır. Milli gelir artarken, kamu emekçisinin yaşam standardı da yükselmelidir. Toplu sözleşme masası, adaleti tesis edecek ve eşitliği sağlayacak güçtedir. Süre giderek daralıyor. Kamu İşvereni, daha fazla zaman kaybetmeden; çalışma barışını sağlayacak, müzakereye uygun, adil ve gerçekçi bir teklifi masaya sunmalıdır. Bizler, emekten gelen gücümüzü sahaya yansıtmakta kararlıyız. Hakkımızı alana kadar da mücadeleye devam edeceğiz. Son sözümüz şudur:
Adil, acil ve hakkaniyetli bir teklif bekliyoruz! Gelirde adalet, ücrette denge istiyoruz!
Yetersiz teklife hayır!” ifadelerini kullandı.