15 Eylül 2025 Pazartesi
ŞAŞMAZ: HATAYSPOR YÖNETİMİNE TALİBİM
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU
Depremler İntiharları Tetikledi Mi?
"Birlikte Başaracağız: İdarecilerin Mücadelesine Dair Bir Bakış"
Kirli siyaset ne mi?
ZİHNİNİZİN EN İYİ İLACI: DÜZENLİ VE KALİTELİ BİR UYKU
Değerli okurlar,
Bu ilk köşe yazımda sizleri saygı ve sevgiyle selamlıyorum..
Yaşadığımız coğrafya tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, güçlü ve direngen bir halkın yaşadığı topraklar olmuştur. Ancak bu toprakların kaderinde yalnızca zenginlik, kültür ve medeniyet yoktur; aynı zamanda doğal afetler, zorluklar ve mücadeleler de vardır. Hepimizin hafızasında derin izler bırakan 6 Şubat depremleri bunun en yakın örneğidir.
Afetin yarattığı büyük yıkımın ardından yalnızca binalar değil, yürekler de yıkıldı. İnsanlar evsiz kaldı, sevdiklerini kaybetti. İşte tam da böyle zamanlarda devletin sıcak eli, halkın yanında olması gereken en kritik güçlerden biri haline gelir. Valiler, kaymakamlar, AFAD personeli, sağlık çalışanları ve kolluk kuvvetleri… Her biri kendi imkanları dahilinde halkla birlikte gece gündüz mücadele etti, etmeye de devam ediyor.
Bugün bu yazımda, özellikle idarecilerin bu zorlu süreçte gösterdiği çabayı görmezden gelmemenin, onların emeğinin hakkını teslim etmenin önemine dikkat çekmek istiyorum. Evet, eksikler olabilir. Bazen gecikmeler, iletişim sorunları ya da sistemsel aksaklıklar yaşanabilir. Ancak unutulmamalıdır ki bu insanlar da bizim gibi birer insan; uykusuz kalan, ailesini ihmal eden, çoğu zaman canı yansa da görevine sarılan insanlar.
Son dönemde birçok ilin valisi, kaymakamı ya da belediye başkanı afet bölgelerinde olağanüstü bir gayretle çalıştı. Kimi zaman çamur içinde kaldılar, kimi zaman enkaz başında gözyaşı döktüler. Onları yalnızca protokolde oturan kişiler olarak görmek artık çok geride kaldı. Bugünün yöneticisi, halkla kol kola yürüyen, kriz anında sahaya inen, sorunları yerinde çözmeye çalışan bir profil çiziyor. Bu da halkın güven duygusunu tazeleyen, devleti daha ulaşılabilir kılan bir gelişmedir.
İdarecilerimizi sadece eleştirmekle yetinmek, yapılan doğru işleri görmezden gelmek büyük bir haksızlık olur. Elbette halk olarak bizlerin sorgulama hakkı vardır. Ancak bu hakkı kullanırken vicdanlı, yapıcı ve gerçekçi olmak da hepimizin sorumluluğudur. Çünkü bugün eleştirdiğimiz ama sahada aktif şekilde çalışan bir yönetici, yarın bir felaketi daha az zararla atlatmamızda en büyük rolü oynayabilir.
Buradan halkımıza da bir çağrım var: Lütfen süreci yalnızca sosyal medya yorumları ya da kulaktan dolma bilgilerle değerlendirmeyin. Gerçek fotoğrafı görmek için sahaya, yaşananlara ve emeğe bakmak gerekir. Unutmayalım ki bu ülke hepimizin. Bu topraklarda yaşanan her sevinç de, her acı da ortak kaderimizdir. Bu nedenle kimin ne kadar emek verdiğini, kimlerin hangi zorluklarla mücadele ettiğini iyi analiz etmek, hem vefa borcudur hem de adalet duygusunun bir gereğidir.
Son sözüm şu:
Birlik olmak, yalnızca aynı görüşte olmakla değil, ortak bir acıya karşı birlikte ayağa kalkmakla mümkündür. Yönetenle yönetilen arasındaki güven bağı, böyle zamanlarda daha da güçlenir. Yeter ki iyi niyeti görelim, samimiyeti takdir edelim, eksikleri ise kırmadan, dökmeden birlikte giderelim.
Çünkü biz birlikte başaracağız.
Başka çaremiz yok!