18 Kasım 2025 Salı
HATAY TSO İLE ÖZEL ADANA ORTA DOĞU HASTANESİ ARASINDA GÜÇLÜ İŞBİRLİĞİ
MİLLİ DAYANIŞMA, KARDEŞLİK VE DEMOKRASİ KOMİSYONU
GÖRÜNENİN ARDINDAKİ GERÇEKLER
DEĞERLER EROZYON: MODERN ZAMANLARIN SESSİZ ÇÖKÜŞÜ..!
Kirli siyaset ne mi?
GÖRÜNMEYEN YARALAR: ÇOCUKLARIN DUYGUSAL İHMALİ
Aydınlanmış Mahzende Saklanan Tutsak İrade
Narsist ve Ego… Ne çok duyuyoruz bu iki kelimeyi. Birbirinin içinden çıkan ve birbirinden ayrı düşünülemeyen iki fantastik kavram… Gündelik hayatlarımızda sıkça rastladığımız, kendimizde ve başkalarında ayırt edebildiğimiz yanı dışında, bir de ayırt etmekte zorlandığımız ya da kabullenmekten kaçındığımız bir kavram var: Spritüel Narsisizm.
Bu kavram, özgül iradenin en sinsi gölgelenme alanıdır. Kişi, zayıf yanlarını ve tutsaklıklarını bilimin, sanatın, tasavvufun, bilgeliğin ve maneviyatın o pırıl pırıl örtüsüyle kamufle eder.
MANEVI ATLAMA: ACIDAN KAÇIŞ SANATI
Manevi yolculuğun temel amacı egoyu eritmek, benliği aşmaktır. Oysa manevi narsisizmde, tam tersi yaşanır: Manevi araçlar, egoyu şişirmek için kullanılır. Bu üstün gelme çabası, sonu gelmeyen bir yarışa dönüşür.
Bu yarış; başkalarını alt ederek, cezbederek ya da yanıltarak sağlanan sahte bir iyi oluş hâli, ideal bir kimlik inşası gibi görünse de, gerçek yaşamla yüzleşmekten ve sorumluluktan kaçmanın bir tezahürüdür.
Bu, bir tür sahte kurtuluş arayışıdır. İrademiz, zorlu yüzleşmenin ve varoluşsal acının sorumluluğunu almak yerine, kendini “aydınlanmış” ilan eder ve bu alandan geri çekilir.
AYDINLANMIŞ MAHZENDE SAKLANMAK
Bu sahte sığınak, Egonun Son Kalesidir.
Manevi Narsisizm, bizi kendi yarattığımız aydınlanmış bir mahzene hapseder. O mahzende, dış dünyanın çetrefilli gerçekliği yoktur. Kendi Özgül İrademiz bize dürüst bir vicdan muhasebesi yapmamızı söylese de, mahzenin konforu bize verdiği haz ile kendimizi kandırmaya devam ederiz.
Oysa, Özgür İradeye giden yol, neşeli görünümlü bir kaçış tüneli değildir. Gerçek irade kudreti, kendini kusursuz ilan etmekte değil; kusurluluğu, çelişkileri ve kaçınılmaz acıları vicdani bir dürüstlükle kabul etmekte yatar. Gelişim, zorluktan kaçmakla değil, zorluğun içine cesaretle girmekle başlar.
Egonun manevi bir kalkan arkasına sığınması, özgül iradenin kendini kandırmasının en sofistike yoludur.
Oturup kendimize bir 5 dakika düşünme fırsatı verelim… Manevi yolculuğunuzda, aydınlanmış mahzenin duvarları arasında mı saklanıyoruz? Yoksa Özgür İradeye giden o dürüst, çıplak ve zorlu yolu mu tercih ediyoruz?
Duygu ve düşüncelerinizi [email protected] adresi üzerinden bana iletebilirsiniz.
Birlikte düşünmek dileğiyle…