Şerif Yılmaz

Şerif Yılmaz

30 Ekim 2025 Perşembe

HEPATİT B

HEPATİT B
1

BEĞENDİM

ABONE OL

AİDS’ten daha bulaşıcı, karaciğer sirozunun en sık sebebi, tedavisi olan hastalık

Hepatit B virüsü (HBV), akut hepatitten (karaciğer iltihabı) kronik hepatit, siroz ve karaciğer kanserine kadar bir dizi karaciğer hastalığına neden olan önemli bir enfeksiyon etkenidir. İlk defa 1965 yılında “Avustralya Antijeni” olarak tanımlanan bu virüs, yaygın aşılama politikalarına rağmen tüm dünyayı etkilemeye devam eden, kişisel ve toplumsal problemlere ve ciddi ekonomik kayıplara yol açan önemli bir hastalık etkenidir. Hepatit B enfeksiyonunun önlenmesi, erken teşhisi ve tedavisi büyük önem taşımaktadır. Hepatit B ile mücadelede enfeksiyonla ilgili toplumsal farkındalık oluşturulması ve mevcut tanı ve tedavi imkanlarının en verimli şekilde kullanılması önemlidir. Hastalıktan korunmak amacıyla aşı uygulaması ve risk gruplarının eğitimi sağlanmalı, vakaların erken teşhisi ve uygun tedavisi yapılmalı, kronikleşen vakalarda yaşam kalitesinin artırılması için gerekenler hayata geçirilmelidir. Hastalığın çoğunlukla belirtisiz seyredebilmesi, bazen uzun süre fark edilmemesine ve hastalar tarafından yeterince önemsenmemesine neden olmaktadır. Oldukça sinsi olan bu hastalığa dikkat çekmek bölgemiz açısından oldukça önemlidir.

Dünya nüfusunun iki milyara yakını hepatit B virüsüyle enfektedir. Hepatit B virüsüyle karşılaşan bu kişilerin ise yaklaşık 400 milyonunda kronik enfeksiyon söz konusudur. Hepatit B’nin dünyada yaygınlığı, hepatit C’nin iki katı, AIDS’in ise yedi katı olarak bildirilmektedir. Hepatit B hastalarının yaşamları süresince yüzde 25-40’ının hastalık ilişkili sorunlardan (siroz veya karaciğer kanseri) kaybedileceği bilinmektedir. Dünyada her yıl 0.5-1.2 milyon insan bu hastalıktan ölmektedir ve dünyadaki ölüm nedenleri arasında hepatit B onuncu sıradadır.

HBV enfeksiyonu tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli bir sağlık sorunudur. Türkiye’de yaklaşık 3-4 milyon kişi HBV ile kronik enfektedir. Dünya Sağlık Örgütü tahminine göre ülkemiz için hastalık sıklığı yüzde 6.6 olarak verilmektedir. Viral Hepatit Savaşım Derneği tarafından 2008’de yapılan halk toplantıları sunumunda, Batı Anadolu için yüzde 4.4, Güneydoğu Anadolu için yüzde 12-18 oranları bildirilmiştir. En sık görülen yaş aralığı 25-44 olarak verilmektedir. Bir süre önce gerçekleştirdiğimiz toplum bazlı bir çalışmada, Güneydoğu Anadolu bölgesi için hepatit B sıklığının yüzde 6.9 olduğunu gösterdik. Hatay bölgesinde de bu sorunun az olmadığı görülmektedir.

Hepatit B virüsü, AİDS etkeni olan HIV’den 100 kat daha bulaşıcıdır. Hepatit B virüsü kan ve vücut sıvılarında bulunur. Başlıca bulaş yolları şöyle sıralanabilir:
i) Virüsle bulaşık kan ve vücut sıvıları ile mukozal ya da cilt teması. Kan nakli alıcıları, hemodiyaliz hastaları, damar içi uyuşturucu bağımlıları, dövme yaptıranlar, sağlık çalışanları risk altındadır.
ii) Cinsel temas. Homoseksüeller ve çok eşliler risk altındadır.
iii) Enfekte anneden yeni doğan bebeğe bulaş oranı yüksektir.
iv) Aile içi enfekte kişilerle cinsellik dışı yakın temas.

KRONİK HEPATİT B’NİN TEDAVİSİ MÜMKÜN

Kronik hepatit B, sanılanın aksine tedavi edilebilir bir hastalıktır. Halk arasındaki “zaten tedavisi yok” anlayışının yanlış olduğunu vurgulamak çok önemlidir. Hastalar bu genel kanaatin etkisiyle umutsuz davranışlar sergileyebilmekte ve geçen zaman içinde tedavi şanslarını yitirebilmektedirler. Daha önce belirttiğimiz gibi, hastalığın hiçbir şikayet yapmaması kontrol ihtiyacının hissedilmemesine yol açmaktadır. Bu anlayışın tehlikeli yönünün yanında, tedavi çaresizliği görüşü de süreci olumsuz etkilemektedir.

Tedavi ihtiyacı doğan hepatit B hastaları tedavi edilmediğinde, karaciğer sirozu ve yetmezliğine veya karaciğer kanserine ilerleme neredeyse kaçınılmaz olmaktadır. Tedavide virüsün çoğalmasını engellemekle virüsün karaciğer hücreleri üzerindeki yıkıcı etkisi ortadan kalkar ve bu sayede siroz ve karaciğer kanseri gelişimi engellenmiş olur. Aslında bunun da öncesinde amaç, hastalığa yakalanmanın önlenmesi olmalıdır. Ülkemizde Karaciğer Araştırma Derneği tarafından konuyla ilgili yol haritası oluşturulmuş, problemin çözümüne yönelik farklı merkezler için ortak yaklaşımlar belirlenmiştir. Buna göre, sağlık personeline ve halka yönelik eğitim programlarının düzenlenmesi, korunma yolları hakkında bilinçlendirilmenin artırılması, aşılama programlarının ülke çapında yeterli düzeyde uygulanması hedeflenmeli ve bu doğrultuda ilgili tüm kurum ve kuruluşların katılımını sağlayacak planlamalar yapılmalıdır.

Bir hastada kronik HBV enfeksiyonu ve tedavi adaylığı söyleyebilmek için en az 6 aydır kanda HBsAg pozitifliği varlığının doğrulanması gerekir. Bu kritere uygun kronik hepatit B hastalarının tedavisinde iki ana seçenek vardır: İnterferon (iğne) ve ağızdan alınan antiviral tabletler. Standart interferonlar 1992 yılından beri kullanımda olup daha önce haftada üç kez uygulanırken, 2005 yılında etkisi uzatılmış ve haftada bir kez uygulanan pegile interferonlar üretilmiştir. İnterferon tedavisi bir yıl süresince uygulanır. Çoklu yan etki profiline sahiptir ve günümüzde kullanımı neredeyse terk edilmiştir.

Antiviral tabletler ise kullanımı kolay (ağızdan) ve önemli bir yan etkisi olmama avantajına sahiptir. Kullanım süresinin öngörülememesi (süresiz) ve ilaçlara karşı direnç gelişme ihtimali ise önemli bir dezavantajdır. Bunlar arasında lamivudin (1998), adefovir (2002), entekavir (2005), tenofovir (2008) ve telbivudin vardır. Tedaviye karar verilirken hastaya ayrıntılı bilgi verilir ve bu bilgiler ışığında hastanın görüşü de dikkate alınarak ilaç başlanır.

Bu uzun süreli tedavi ancak özenli bir doktor-hasta ilişkisi ile sürdürülebilir. Hastanın tedavi süresince soruları doktor tarafından net şekilde yanıtlanmalı ve gidişat hakkında düzenli bilgi verilmelidir. İlaç tedavisinin herhangi bir aşamasında tedavinin sonlandırılması durumunda büyük oranda hastalık tekrarı görülmektedir. Bu nedenle ilaçların kullanım ayrıntılarına tam uyum, tedavi yanıtını olumlu etkileyen en önemli unsurlardandır. İleri evre siroz hastalarında interferon kullanılamaz ve viral yükü pozitif olanlarda antiviral tabletler tercih edilir.

Tedavi altında veya hepatit B taşıyıcılarında diyet konusu sıkça sorulan bir sorudur. Bu hastalığın seyrine herhangi bir diyetsel yaklaşımın olumlu katkısı gösterilmemiştir. Bal veya pekmezin herhangi bir yararı söz konusu değildir. Aksine aşırı kalorili ve demirden zengin (pekmez) beslenmenin, karaciğer demir oranını artırarak tedaviyi olumsuz etkileyebileceği bilinmelidir. Kişiler alkol ve sigaradan uzak durmalı, kilo almamalıdır. Hiçbir bitkisel ürünün tedavi edici etkisi olmadığı gibi, doktora danışılmadan alınan bitkilerin karaciğere toksik (zehirleyici) etkisi olabileceği unutulmamalıdır. Fiziksel aktiviteye engel bir durum yoktur. Bunun aksine fiziksel aktivite ve egzersizin karaciğer kan akımını artırarak sürece olumlu etkisi olabilmektedir.

Uzun süreli tedaviye rağmen hastalığın ilerlemesinin durdurulamadığı ve sonuçta siroz geliştiği hastalarda, uygun kriterler sağlandığında radikal tedavinin karaciğer nakli olduğu unutulmamalıdır. Karaciğer nakli geçmişte sadece belli merkezlerde yapılabilirken, günümüzde oldukça hızlı gelişmeler sayesinde birçok merkezde güvenle ve başarıyla uygulanabilmektedir.

HEPATİT B’DE AŞILAMA

Hastalıklarda tedavi aşaması bir başarıdır ancak o hastalıktan korunmak iki başarı sayılmalıdır. Korunma felsefesinin benimsenmesi ile toplum sağlığı ve ülke ekonomisi önemli faydalar görecektir.

Aşı, hepatit B’den korunmada çok önemli bir yöntemdir. İlk aşı lisansı 1982 yılında alınmıştır. Annesi hepatit B taşıyıcısı olan ve doğumda yeterli bağışıklama yapılmayan bebeklerde, yeni doğanlarda ve çocuklarda hepatit B bulaşından korunmada tüm dünyada öncelik verilen yöntem aşılamadır. 1997 yılından itibaren tüm ülkelerde doğumdan itibaren HBV aşısı uygulanması rutine girmiştir. Üç seri doz aşı uygulaması yüksek etkinlik ve güvenlik sunar. Hepatit B aşısı inaktive (ölü) bir aşıdır; erişkinlerde kola (deltoid kası), bebeklerde ise bacağın uyluk kısmına kas içine uygulanır. Önemli bir yan etkisi yoktur.

📍 Adres: Karaağaç Konarlı Mahallesi, Uğur Mumcu Caddesi, No: 297B İskenderun/HATAY
🌐 Web: www.drserifyilmaz.com
📞 İletişim: 0533 671 09 65

Devamını Oku