MEMUR PAKETİ ÖNERİMİZ SORUNLARI RAHATLATACAKTIR

MEMUR PAKETİ ÖNERİMİZ SORUNLARI RAHATLATACAKTIR

ABONE OL
22 Aralık 2020 14:15
MEMUR PAKETİ ÖNERİMİZ SORUNLARI RAHATLATACAKTIR
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Sağlık Sen İl Başkanı Hayrettin ŞAHİN, Kamu Sen Yüksek İstişare Kurulu toplantısında ele alınan konular hakkında açıklama yaptı.
Şahin açıklamasında, “Konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın Genel Başkanları, Genel Merkez yöneticilerimiz ve il temsilcilerimizin katılımıyla dijital ortamda yapılan Yüksek İstişare Kurulu toplantısında, 2020 yılında öne çıkan başlıklar, çalışma hayatı ve teşkilat çalışmalarımıza dair konu başlıkları ele alındı.
Ocak ayında başlayan Covit-19 salgınında, ülkemizde ilk vaka 11 Mart’ta görüldü. 2 milyon vaka şu ana kadar ülkemizde görülmüş durumda. Başta sağlık çalışanları olmak üzere tüm hayatını kaybeden kamu çalışanları bizim için şehittir. Hasta sayımızın yüzde 10’u sağlık çalışanları. Vefa gruplarında görev yapan tüm kamu çalışanlarımız görev başında hizmet sunuyor, ben hepsini kutluyoruz. Salgın döneminde kamu çalışanlarının neler yaptığını herkes daha net görebildi.
Aşı çalışmaları yakın zamanda başlıyor. Ülkemizde aşı karşıtlığı son yıllarda biraz artış eğiliminde, ben bir sağlık çalışanı olarak aşının insanları korumanın en önemli yol olduğunu düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi kararı bu tartışmaları elbette tetikledi. Aşılama başladığı zaman, bizlerde aşı olacağız hem kendimiz hem de toplum sağlığı için. Tabii maske, mesafe ve temizlik konusunda da hassasiyetimizi her alanda devam ettirmeliyiz.
TÜRKİYE KAMU-SEN MASADA YAPTIKLARI HER YANLIŞI ADIM ADIM TAKİP ETMEKTEDİR
Yaşanan ekonomik gelişmeler hepimizce malum. Bu gelişmelerden en çok dar ve sabit gelirliler etkileniyor. Maalesef 2019 yılında yapılan toplu sözleşme hakem heyetine gitti ama yetkili konfederasyonun “İmza atmadık” söylemleri onları kurtarmaz. Çalışanların büyük bölümü size yetki vermiş ama siz çalışanın lehine kullanamadınız. Biz toplu sözleşme öncesi onlara, “ Gelin beraber hareket edelim, ortak hareket edelim, sınırsız destek verelim” dedim ama onların derdi memurun derdi değildi. Onlar “Masada Türkiye Kamu-Sen olmasın” derdindeydiler. Ama buradan bir kez daha ifade ediyorum, Türkiye Kamu-Sen yaptığınız her yanlışın takibindedir.
Hakem heyeti neticesinde verilen zam oranları ortadadır. Enflasyon kadar zam sıfır zam demektir. Kasım ayı enflasyonu yüzde 14,3 alınan zam ise yüzde 9,98 Bunlar TÜİK rakamları. Memurun şu an itibariyle yüzde 4’den fazla kaybı var. Döviz cinsinden bakılınca da hedefler ne yazık ki tutmuyor. Yumurta yüzde 57, mercimek yüzde 70, ay çiçek yağı yüzde 100 civarında artmış.
Ortalama memur maaşı ile geçen yıl 14,9 gram altın alınabilirken şu an 9,6 grama kadar düştü. Dolara bazında da ortalama memur maaşı ile bit yıl önce 703 dolar alırken bugün 563,3 dolara kadar düşmüş durumdadır.
4688 sayılı kanunda değişiklikler istiyoruz. Sosyal diyalog mekanizmaları güçlendirilsin. Mesela KPDK karar alıcı ve anlamlı hala gelmedi. Dostlar alışverişte görsün diye toplantı olmaz. Parlamentoda kanunlar mevzuat değişiklikleri yapılıyor,
bu anlamda sivil toplum kuruluşları bu çalışmalara dahil edilmelidir. STK dinamiği göz ardı edilemez. Ortak akıl İçin düzenlemelerde bizlerde katkı sağlamalıyız. Her Bakanlık sosyal diyalog kurulu kursun. Demokrasi böylece anlamlı hale gelir..
Kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkı yalnızca mali ve sosyal haklardan ibarettir. Bu durum değişmeli, toplu sözleşmenin konusu, kamu görevlilerinin bütün sorunlarını kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Genel toplu sözleşme ile hizmet kollarına ilişkin toplu sözleşmeler birbirinden ayrılmalı, farklı zamanlarda gerçekleştirilmelidir.
Yerel idarelerde görev yapan memurların belediyelerle yaptıkları sosyal denge sözleşmelerinin bağlayıcılığı sağlanmalıdır.
Toplu sözleşmede imza yetkisi ve hakem kuruluna itiraz hakkı yeniden düzenlenmeli, bu konulardaki karar yetkisi tek kişinin inisiyatifinden alınarak kapsayıcı ve çoğulcu bir yapıya geçilmelidir.
SÖZLEŞMELİ PERSONEL UYGULAMASI ADALETSİZ BİR SİSTEMDİR
“Kamuda kurumların özel kanunları uyarınca çalıştırılan idari hizmet sözleşmeli personel, 4924 sayılı Kanuna göre çalıştırılan çakılı sözleşmeliler, 209 sayılı Kanuna göre çalıştırılan kamu dışı aile sağlığı personeli, 5393 sayılı Kanuna göre çalıştırılan sözleşmeli personel, 657 saylı Kanunun 4/B maddesi uyarınca çalıştırılan sözleşmeli personel, 4/C’den 4/B’ye geçen sözleşmeli personel ve 3+1 yıl zorunlu çalışmaya tabi sözleşmeli personel gibi mevzuatı, hakları ve yükümlülükleri farklı yüzbinlerce çalışan bulunmaktadır. Sağlık çalışanlarının, sözleşmeli öğretmenlerin ve din görevlilerinin zorunlu çalışma süreleri 4+2 yıldan 3+1’e indirilmiştir. 3+1 uygulaması her ne kadar ilgili çalışanlarımız açısından olumlu olsa da kamuda yeni bir adaletsizliğin de doğmasına neden olmuştur. Bir tarafta 4 yıl görev yaptıktan sonra bütün hakları ile kadroya geçecek personel bulunmaktayken aynı kurumda, aynı sınava tabi olan ve aynı görevi yapan ama çalışma hayatı boyunca kadroya geçemeyecek personel bulunmaktadır. Böyle bir uygulama adalet, hakkaniyet ve Anayasanın 10. Maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Sözleşmeli personel istihdamı uygulamasındaki adaletsiz yaklaşımın Anayasamızın temel ilkelerine aykırı olduğu yolundaki gerekçelerle sözleşmeli personelin açtığı davalar mahkemelerde olumlu sonuçlanmakta, sözleşmeli personel mahkeme kararı ile kadroya atanma hakkı elde etmektedir. İdarenin de bu gerçekleri göz ardı etmeden yargı kararlarına işlerlik kazandırması ve sözleşmeli çalışanlarımızı dava açmak zorunda kalmaksızın bir an evvel kadrolu ve güvenceli statüye kavuşturması gerekmektedir.
COVID-19 NEDENİYLE GÖREV BAŞINDA HAYATINI KAYBEDENLER ŞEHİT SAYILMALI
Bütün dünya küresel COVID-19 salgını ile mücadele etmektedir. Bugüne kadar milyonlarca insan virüse maruz kalmış, yüz binlercesi de hayatını kaybetmiştir. Virüse maruz kaldıktan sonra sağlığına kavuşanların bir süre sonra yeniden virüs kaptığı görülmektedir.
Salgınla mücadeleden en fazla etkilenen kesim sağlık çalışanları başta olmak üzere kamu hizmetlerini sağlayan kamu çalışanları olmuştur. Şu ana kadar 120 binin üzerinde sağlık çalışanı mücadele esnasında virüse yakalanmış, 220 dolayında çalışanımız ise hayatını kaybetmiştir. Diğer meslek gruplarından mesleklerini icra ederken virüse maruz kalan, çalışma gücünü ya da hayatını kaybeden kamu çalışanlarının sayısı ise bilinmemektedir.
Görevi başında COVID-19 virüsüne maruz kalarak olumsuzluk yaşayan kamu çalışanları açısından bu durumun bir meslek hastalığı olarak kabul edilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması yerinde olacaktır.
Bununla birlikte başta sağlık çalışanları olmak üzere görevi başındayken COVID-19’a maruz kalarak hayatını kaybeden kamu çalışanlarının şehit kabul edilmesi hem kendilerine olan minnet duygularımızın bir ifadesi hem de yakınları için bir övünç vesilesi olacaktır.
MEMUR PAKETİ ÖNERİMİZ SORUNLARI RAHATLATACAKTIR
Vergi Dilimleri, dar ve sabit gelirlilerin üzerindeki vergi yükü, ülkedeki zenginlere oranlara çok daha yüksektir. Vergi politikalarındaki adaletsizlik nedeniyle, zaten düşük ücret alan ve büyük ölçüde ülkenin en fakir kesimini oluşturan kamu görevlileri, KİT çalışanları ve işçiler kısa sürede bir üst vergi dilimine tabi olmakta, maaşları düşmekte ve aldıkları maaş zammının büyük bölümü, artan gelir vergisi ödemesine gitmektedir. Zaten artan enflasyon karşısında maaşları sürekli eriyen kamu görevlileri, bir darbe de gelir vergisi nedeniyle yemektedir. Bu nedenle çalışanlarımız üzerindeki vergi yükünün hafifletilmesi zorunlu hale gelmiştir.
3600 Ek Gösterge, 2018 yılı seçimleri öncesinde dile getirilen ek gösterge değişikliği bütün kamu görevlilerini kapsayacak şekilde ele alınmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfında çalışan personel başta olmak üzere ek göstergeden faydalanamayan personele ek gösterge verilmeli ve ek göstergeler hiyerarşik düzene göre yeniden belirlenmelidir. Aynı eğitim düzeyinde olup aynı işi yapan kamu görevlileri arasındaki ek gösterge adaletsizliği çözülmeli, belirlenmiş olan ek gösterge rakamları artırılmalıdır. Türkiye Kamu-Sen’in konu hakkındaki hassasiyetlerini yansıtan kanun teklifi TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda beklemektedir. Bu teklifin dikkate alınarak yasalaşmasının sağlanması sorunu çözecektir.
Yardımcı Hizmetlilerin Genel İdare Hizmetler Sınıfına Geçirilmesi konusunda, Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil personelin büyük çoğunluğu idari hizmetlerde, masa başı işlerde görevlendirilmektedir. Fiiliyatta zaten mevcut olan bu durumun yasal bir zemine taşınması, çalışma hayatında karşı karşıya kalınan bu hukuki ayrımcılığın giderilmesi amacıyla Yardımcı Hizmetler Sınıfına dahil olan personelin bir defaya mahsus olarak Genel İdare Hizmetleri Sınıfına geçirilmesi sağlanmalıdır.
Bütün Ek Ödemelerin Emekliliğe Sayılması noktasında, devlet memurlarının emeklilik hakları ve emekli maaşlarının belirlendiği mevzuatta gerekli değişiklik yapılarak memur maaşını oluşturan bütün kalemler ile ek ödeme, ek ders, döner sermaye ve diğer ödemeler de emekli keseneğine dâhil edilmelidir. Yapılacak değişiklikle memurların emekli ikramiyesi için öngörülen ödeme kalemlerine ek ödeme, ek ders, döner sermaye gibi bütün ödeme unsurları da eklenmelidir. Kamu
görevlilerinin emekli olduklarında kesilen eş ve çocuk yardımı ödemesini emeklilikte de almasını sağlayacak düzenleme derhal hayata geçirilmelidir.
Memurlara da Bayram İkramiyesi Verilmesi bir zaruriyettir. Kamuda memurlar dışında bütün çalışanlar ve emekliler ikramiye almaktadır. Bütün çalışanlara ve emeklilere ikramiye verilirken yalnızca memurlara verilmemesi büyük bir adaletsizlik doğurmaktadır. Bu nedenle 657 sayılı Kanuna bir madde eklenerek emeklilere olduğu gibi memurlara da dini bayramlar öncesinde bayram ikramiyesi verilmesi sağlanmalıdır.
MÜLAKATIN KALDIRILMASI OLMAZSA OLMAZIMIZDIR
Mülakatın Kaldırılması olmazsa olmazımızdır. Yargı kararlarında da defalarca dile getirildiği üzere mülakat, istismara açık, objektiflikten uzak, kişisel değerlendirmelere dayalı bir yöntemdir. Küçük işletmelerde, yalnızca daha fazla kâr elde etme amacı taşıyan ve devletlerle kıyaslandığında son derece sınırlı personel istihdamının sağlandığı firmalarda, çalışanları işletmenin bir parçası haline getirerek işgücünden maksimum verim almak için ortaya konulan insan kaynakları yönetiminin bir unsuru olarak yaygınlaşan mülakat, ülkemizin içinde bulunduğu siyasal ve sosyal durum dikkate alındığında büyük sorunlar yaratacak bir uygulamadır.
Bu bakımdan kamuya alınacak personel seçiminde KPSS temel kriter olarak kullanılmalıdır. Kamuda mülakata dayalı atama ve görevde yükselme uygulamasından bir an önce vazgeçilmeli, atamalarda objektif ölçüm kıstaslarına dayanan KPSS ile, görevde yükselmelerde yazılı sınav ve tecrübe dikkate alınmalıdır.
Kariyer ve liyakat esaslı bir personel sisteminin oluşturulması, yetkin personelin görevlerinde yükselmeleri ve mesleki ve teknik eğitim sonucu elde edilen unvanlara ilişkin atamaların geciktirilmeden yapılarak kamuda adaletin sağlanması, uzmanlaşmanın özendirilmesi ve güçlü bir kadro sistemi oluşturulması için düzenli bir sınav sisteminin kurulması gerekmektedir. Atama yapılacak kadro ve pozisyonlara öznellikten uzak, objektif bir seçme yapılabilmesi amacıyla yazılı sınav yöntemi belirlenmelidir” ifadelerini kullandı.

En az 10 karakter gerekli